ANAYASA Mahkemesi'nin dershaneleri kapatan kanunu iptal etmesi,
sadece bu kurumlar açısından değil, 'parlamentonun kanun yapma
yetkisinin sınırları, demokratik toplumun gerekleri, eğitim
özgürlüğü' gibi birçok açıdan son derece önemli.
Gerekçeli karar yayınlanınca ele alacağımı yazmıştım, araya sıcak
konular girdi.
Toplumda hukuk şuurunun gelişmesi ve hukuk kavramlarının zihinlere
yerleşmesi bakımından, böyle önemli kararların sade bir dille
kitlelere anlatılması gerektiğine inanıyorum.
ÇOĞUNLUĞUN YETKİSİ
Anayasa Mahkemesi dershaneleri kapatan kanunu iptal ettiğinde,
iktidar sözcüleri "Eğitim politikasını belirleme yetkisi iktidara
aittir" diyerek eleştirmişlerdi. Bu eleştirinin temelinde Meclis
çoğunluğunu mutlak yetkili sayan "çoğunlukçu demokrasi" anlayışı
vardır.
Hatta Anayasa Mahkemesi'nin kaldırılmasını savunan ya da bugünkü
Anayasa Mahkemesi'ni bile "darbe kurumu" diye itibarsızlaştıran
politikacılar ve köşe yazarları da oldu!
Bizim yüzyıllık siyaset ve hukuk serüvenimiz, bir uçta çoğunluk
iradesini "vesayet" altında tutmak, öbür uçta çoğunluk iradesini
mutlak ve sınırsız sanmak arasında gidiş gelişlerle, sert
çalkantılarla doludur.
Bu konuda AYM, dershanelere ilişkin gerekçeli kararında evrensel
hukukun hükmünü şöyle anlatıyor:
"Temel politikaları ve bunları gerçekleştirme araçlarını belirleme
yetkisi kanun koyucuya ait olmakla birlikte, kanun koyucunun bu
konudaki yetkisi anayasayla sınırlı olup yapılacak düzenlemelerin
anayasal ilkeler ile temel hak ve hürriyetleri ihlal etmemesi
gerekir..." (Karar No: 2015/68)
AYM'nin aynı kararında belirtildiği gibi, hak ve hürriyetlerin,
"çoğunluğun iradesine rağmen korunması", demokratik hukuk
devletinin temel şartlarından biridir.