DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Görmez, cemaatleri siyasetten ve ticaretten uzak durmaları için uyarmış.
Arkadaşımız Fatma Aksu’nun Mekke’den bildirdiğine göre Görmez
Hocamız “Cemaatleri siyasetin göbeğinde, ticarette, futbol ve
şikede görmemeliyiz” diyor.
Çok doğru fakat eksik; siyaset de cemaatlerden uzak durmalı.
Cemaatlerin böyle uyarı gerektirecek kadar siyasete girmelerinin
sebebi, siyasi güç elde etme çabasıdır, bu ekonomik gücün de kapısı
açıyor.
Siyaset de sadık taraftarlar yaratmak umuduyla cemaatlere elini
uzatıyor, mevkiler, makamlar sunuyor. FETÖ’nün devlette böylesine
örgütlenmesinin bir sebebi gizli olması ise, öbür sebebi “bizden”
diyerek mevkilere, makamlara getirilmesidir.
GÜÇ ZEHİRLENMESİ
Cemaat ve tarikatlar sosyolojik olgulardır. Yasaklamak bu çağda
hukuken düşünülemeyeceği gibi ‘gizliliği’ artırması, soyutlanma
yaratması gibi olumsuz sonuçları da oluyor.
Nefs terbiyesi ve ruhi olgunluk bu yapıların temel amacı olmalıdır.
Öyle oldukları zaman toplumda itidal, denge, dayanışma,
kötülüklerden sakınma gibi olumlu etkileri olur. Tarihte örnekleri
var.
Ama işin içine siyaset girince nefs terbiyesi gibi değerler yok
oluyor, korkunç bir güç zehirlenmesi başlıyor. İşte o zaman devleti
ele geçirme cinnetleri doğuyor. Tarihte bunun da örnekleri var.
İslam’da ilk ihtilafların “hilafet” yani siyasi güç çekişmelerinden
çıktığını, tamamen dünyevi olan bu ihtilafları dini yorumlarla
meşrulaştırmaya kalkmanın birçok çatışmalara yol açtığını unutmamak
lazım. İslam dünyası hâlâ geçmişin bu tür etkilerinden
kurtulabilmiş değil. Onun için İslam dünyasında siyasetin
rasyonelleşme düzeyi düşük, hamaset dozu yüksektir. Bu hastalık
dini hayatı da erdeminden uzaklaştırıyor.
GANNUŞİ’NİN UYARISI
Bu noktada Tunuslu bilge ve âlim İslamcı lider Raşid Gannuşi’nin 19
Mayıs günlü Le Monde’daki sözlerini gündeme getirmek gerekir: