TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman'ın modernleşme tarihimizle ilgili sözlerini önemli buluyorum.
Sultan II. Mahmud’un İtalya’dan müzisyen Giuseppe Donizetti’yi
getirerek Mehterhane yerine Mızıka-yı Hümayun adıyla modern askeri
bandoyu kurmasını eleştiren Kahraman’ın sözleri şöyle:
“Donizetti bir İtalyan’dır ve ona paşa unvanı verilmiştir. Ne yazık
ki Harbiye’de her akşam saat 18.00’de Fransız Marşı ‘Marseillaise’
okunurdu, Osmanlı marşı değil. Yılların Mehter’ini kaldırıyoruz,
yerine Mızıka-yı Hümayun’u kuruyoruz. Niye? Çünkü Batılılaşıyoruz.
Bu bizim kültürümüze ait bir gelişme değildir.”
Böyle genellemeler yerine “analitik” bakmak gerekmez mi?
İKİ KUTUP
Bizde modernleşmenin fonksiyonel yani somut ihtiyaçlarla ilgili
boyutları yerine kültür ve değerler çatışması açısından ele
alınması ve “ilerici-gerici”, öbür açıdan “yerli-yabancı”
şablonlarına oturtulması hâlâ devam eden kutuplaşmalara yol
açtı.
Bir kutupta modernleşmeyi yabancılaşma sayan sert muhafazakâr görüş
var. Öbür kutup modernleşmeyi “balo” simgesinde hayat tarzına
indirger.
Rahmetli Attilâ İlhan bu ikincisine “Alafranga” derdi haklı
olarak.
Değerler, simgeler, şekiller ve hayat tarzları üzerinden yürüyen
kutuplaşma bugünlerimizi bile derinden etkilediği gibi
modernleşmenin “işlevsel” boyutlarını kavramamızı da engelledi.
İşte, yeniçeriliğin yerine hangi ihtiyaçlarla modern ordu ve bando
kurulduğuna bakmadan Batı taklitçiliği sanılıyor.
NEDEN BANDO MÜZİĞİ?
II. Mahmud Balkanlar’da isyanların yaygınlaştığı, devletin
bastırmaktan aciz kaldığı, Avrupa dengelerinin aleyhe değiştiği
felaket yıllarında hükümdar oldu.
Tarihimizin büyük devlet adamlarından III. Selim’in hazin akıbeti,
Sultan Mahmud’un sert mizacını büsbütün sertleştirdi.
Yeniçeriliği tasfiyesi maalesef kanlı oldu, o radikalizmle
Mehterhane’yi dağıttı. Mehter’i sonradan İttihatçılar milliyetçilik
duygusuyla canlandıracaklardı.