Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık bir yıl önce, faizleri düşürmesi için Merkez Bankası Başkanı ile görüştüğünü söylemişti. Enflasyon da faiz de inecekti. Erdoğan’ın sözleri şöyleydi:
“Ben yine aynı iddianın peşindeyim. Hatta bugün Merkez Bankası başkanımızla görüştüm. Maliyet enflasyonunu tetikleyen faiz olduğu için inşallah orada da bir rahatlama dönemine girmiş olacağız. Bütün mesele maliyet enflasyonundan faiz yüküne kaldırmaktır.” (1 Haziran 2021)
Erdoğan, “Ağustos’u geride bıraktığımızda enflasyonda düşüşü göreceğiz… düşük faiz düşük enflasyonu getirecektir” diye de öngörüde bulunmuştu. (4 Ağustos 2021)
Halbuki dün TÜİK’in dünkü açıklamasına göre, Nisan ayı tüketici enflasyonu yüzde 7.25’e çıkmıştır! Yıllık enflasyon ise yirmi yılın rekorunu kırarak yüzde 69.97’ye çıkmış bulunmaktadır. Üretici enflasyonu ise, yine Erdoğan’ın öngörünün aksine, çok daha yüksektir, TÜİK’e göre yüzde 121.86!
Bağımsız ENAG’a göre her iki enflasyon da çok daha yüksektir.
DIŞ FAKTÖRLER?
Dünyada da enflasyon yükseliyor ama Avrupa’nın yüksek enflasyonu yüzde 4-5 civarında! Amerika’da yüzde 7 ve aşağı çekmek için faizleri artırmaya başladılar. Bizim aylık enflasyonumuz “faizci kapitalist sistem” ülkelerindeki yıllık enflasyondan fazladır!
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırarak başlattığı savaşın da elbette olumsuz etkileri var. Fakat bizde enflasyon çok daha öncelerden yükselerek geliyor…
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı 24 Şubat 2022’de başladı. Erdoğan’ın 2021 yılında “Ağustos’u geride bıraktığımızda enflasyonda düşüşü göreceğiz” demesinden sonra enflasyon yükselmeye devam etmiş, Ocak 2022’de aylık enflasyon yüzde 11’e, yıllık enflasyon yüzde 48.69’a çıkmıştı!
Enflasyon konusundaki öngörü yanılmaların da enflasyonla mücadeledeki başarısızlığın da birinci sebebi, ekonomi yönetiminin iktisat anlayışıdır: “Faiz enflasyonun sebebidir” diye inanıyorsanız, Merkez Bankasına faizi indirttiğinizde enflasyonun inmesini beklersiniz ve yanılırsınız!
Yıllardır böyle üstelik.
2011’DEN İTİBAREN
Erdoğan 2011 yılında 2003 hedeflerini açıklarken; 2022 yılında Türkiye’nin ağır krizin ortasında olacağını, ekonominin küçüleceğini elbette aklının kenarından geçirmiyordu. Aksine, kendi ekonomik tezlerine güveniyor, geleceğe de o güven açısından bakıyordu.