Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin genel başkanı sıfatları Erdoğan’ın kelimeleri seçerek, kavramlara özen göstererek konuşmasını gerektirir.
Elbette siyasetin abartı, polemik, heyecan, hatta hamaset yönü de vardır. Fakat bu sürekli, hele de ‘fazla’ hale gelmemeli. Özellikle Lozan, Montrö, son iki asırlık tarihimiz gibi konularda objektif ve polemikten uzak bir dille konuşması gerekir.
Dış politikada ise ‘diplomasi’ dili devlet adamları için olmazsa olmazdır.
Erdoğan iktidarının ilk döneminde dikkatliydi. Kemal Derviş’in iktisat programını uyguluyor, Avrupa Birliği standartlarına göre reformlar yapıyor, buna uygun bir dil kullanıyordu. Hatta Bahçeli’nin sert ve aşağılayıcı üslubunu eleştiriyordu…
ÇATIŞMACI DİL
Erdoğan’ın “hain, alçak, nankör, kanalizasyon çukurunda debeleniyorlar, edepsiz kadın” gibi sözleri 2011 yılı civarında başladı, giderek dozunu arttırdı. Son olarak Gezi’den bahsederken, kendi medyasında bile yer verilmeyen malum sözleri söyleyebildi ve “güçlü lider” imajı sarsılmasın diye, düzeltmek yerine, “milletimizin dilini kullanıyorum” diyerek savunmaya...