TEKMECİ olarak tanınan kişi, 12 Eylül'de, Kurban Bayramı günü Ayşegül Terzi'yi şort giydiği için tekmeledi...
18 Eylül’de gözaltına alındı, “basit yaralama”dan serbest bırakıldı. Başsavcı itiraz etti...
19 Eylül’de tutuklandı. Başsavcı ve tutuklama kararını veren mahkeme, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “yaşam tarzına müdahale” suçlarının işlendiğini düşünmüştü. Fakat...
28 Ekim’de ilk duruşmada tahliye edildi. Başsavcı yine itiraz etti...
29 Ekim günü ağır ceza mahkemesince yeniden tutuklandı. Bu defa avukatı itiraz etti...
1 Kasım günü Tekmeci, başka bir ağır ceza mahkemesi tarafından yeniden serbest bırakıldı.
YA HUKUK ÖĞRENCİLERİ?
Görülmekte olan davanın değerlendirmesini yapmayacağım. Fakat kanun aynı, içtihatlar aynı, bu kadar kısa süre içinde yargıdan böylesine çelişkili kararlar nasıl ortaya çıkıyor?
Halk dilindeki “hukuk-guguk” hicvi haksız mı?
Üst üste çıkarılan “yapboz kanunları” ile hukuk fakültesi öğrencileri sene başında okudukları kanunların sene ortasında değişiverdiğini görüp şaşırmışlardı; şimdi kanunlar değişmeden kararların nasıl değiştiğini görerek küçük dillerini yutmuş olmalılar.
Hukuk, felsefe ve teoloji alanlarında Batı üniversitelerinde kariyer yapan Dr. Emir Kaya’nın bilimsel araştırmasına göre, Türkiye’de hukuk öğrencilerinin sadece yüzde 16’sı hukuk hakkında pozitif düşünüyor!
BİLİMSEL BULGULAR
Dr. Emir Kaya’nın bulgularından birkaç örnek: Hukuk sistemimiz ancak yüzde 35 oranında adalet üretiyor!... Yargıda adamına göre muamele algısı yüzde 85 civarında!... Dahası, toplumsal kamplaşmalar hukuku yüzde 78 oranında bozuyor!... Ayrımcılığa uğrama kaygısı yüzde 81 düzeyinde!... Hukuk öğrencilerinin yüzde 85’i iş bulmaları için liyakatin etkili olmayacağını düşünüyor, “sosyal ilişkiler”in iş bulmada etkili olacağına inananların oranı yüzde 76!
Bunlar dehşet verici alarm zilleridir.
Siyasi kutuplaşma ve “bizden” kültürünün nasıl hukuku tahrip ettiğinin fotoğraflarıdır bunlar.