TÜRKİYE'de çözülmesi en zor sorun yüz yıllık Kürt
meselesidir.
Kürt siyasi hareketinin ayrılıkçı milliyetçi bir hareket olduğu
bellidir. Dil konusunda ‘ulusal’ taleplerle yetinmeyen, ayrı
bayrak, ayrı coğrafya ve ayrı egemenlik talepleri ve kitle tabanı
olan silahlı bir hareket.
HDP çözüm için bir şans olabilecekken maalesef çözümsüzlüğün bir
unsuru oldu.
BALKANLAR GİBİ
Bugünkü Ortadoğu 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki
Makedonya’ya, Balkanlar’a benziyor: Geleneksel aidiyetler ayrılıkçı
milliyetçilik yönünde politize olmuş ve silahlanmıştı.
Yüzyıllık gecikmeyle bugün de Ortadoğu’da böyle.
Stefanos Yerasimos’un “Milliyetler ve Sınırlar” kitabına bakmak, bu
benzerliği görmek için yeterlidir. (İletişim Yayınları)
Bu tablo, nasıl fevkalade zor bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu
gösterir; otuz yıldır hiçbir iktidar çözemedi nitekim.
Silahlı mücadeleyle terör baskı altına alınabilir, bu gereklidir
de... Fakat sorun çözülmüş olmaz.
TÜRKİYE FARKI
Bu benzerlikler yanında şansımız olan önemli farklar da
vardır:
-Balkanlar’da ayrılıkçı hareketlerde kilisenin rolü çok büyüktü.
Din farklarına dayalı klasik Osmanlı sistemi de 19. asırdaki
ayrılıkçı akımlar için müsait bir zemindi.
-Türkiye’de ise Müslümanlık birleştirici bir faktördür. Modern
“eşit vatandaşlık” ilkesi de Türklerle Kürtlerin entegrasyonunu
Balkanlar’da hayal edilemeyecek kadar geliştirdi.
İşte, muhafazakâr Kürtler de Cumhuriyet’te gelişen Kürt burjuvazisi
de genelde PKK ve HDP’ye karşıdır.
-19. yüzyıl Balkanlar’ında hayal edilemeyen çok önemli bir faktör
daha vardır: Demokrasi... Demokratik metotlar benimsenirse bu sorun
Balkanlar gibi kan gölüne dönmeden barışçı yöntemlerle bir çözüm
yoluna konulabilir.