BAŞBAKAN Davutoğlu CNN'de Christian Amanpour'a verdiği mülakatta düşündükleri yeni anayasada temel ilkeleri sayıyordu:
Bireysel haklar, özgürlükler, çoğulculuk, kuvvetler
ayrılığı...
Bu noktada Amanpour müdahale etti: “Kuvvetler ayrılığı?!”
Başbakan “Evet, kuvvetler ayrılığı” diye vurgulayarak sözlerine
devam etti.
Amanpour gibi saygın bir TV muhabirinin “kuvvetler ayrılığı”
konusunda gösterdiği hassasiyetin sebebi bellidir: Dış dünyada
Türkiye hakkında otoriterleşme izlenimi vardır, buna karşı en büyük
teminat kuvvetler ayrılığıdır. Başbakan kuvvetler ayrılığı deyince
Amanpour da bunu tekrar sorma ihtiyacını duymuş olmalı.
Şimdi Avrupa Birliği’nin dün açıklanan 2015 İlerleme Raporu’nda ne
deniliyor, ona bakalım.
KUVVETLER AYRILIĞI
2015 Raporu’nda, Türkiye’de özgürlüklerin, yargı bağımsızlığının ve
kuvvetler ayrılığının 2007-2013 arasında yapılan reformlarla
geliştiği belirtiliyor. 2014 ve sonrası şöyle anlatılıyor:
“Bununla birlikte yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığına
saygı prensibi aşındırıldı. Hâkimler ve savcılar kuvvetli siyasi
baskılar altında kaldılar...”
Rapor’da 2014’te çıkarılan kanunlarla
HSYK’nın siyasi irade tarafından etki altına alındığı belirtiliyor.
Hâkimlerin özlük işlerine bakan HSYK bürokrasisinin politikacı
Adalet Bakanı tarafından atandığına da dikkat çekiliyor.
Başlı başına bir tek bu bile kuvvetler ayrılığının ihlalidir.
HSYK SORUNU
HSYK’da siyasi operasyon yapan 2014 tarihli bu yasayı Anayasa
Mahkemesi iptal etmişti. Fakat iptal kararı geriye yürümediği için
Anayasa’ya aykırı bu kadrolaşma HSYK’da devam ediyor. HSYK gibi
adalet yönetiminin en yüksek organında Anayasa’ya aykırı durumun
devam etmesi!
Raporda hem HSYK’nın durumu hem hâkim va savcılar üzerindeki ağır
baskılar ayrıntılarıyla anlatılıyor.