ADALET Bakanlığı'nın hazırladığı yeni tasarıda olumlu yönler olmakla birlikte hayli kaygı verici maddeler de var.
Adalet Bakanlığı bu taslakla adeta “OHAL hukuku”nu normal zamanlara aktarmak istiyor, bunun için Ceza ve Yargılama kanunlarında değişiklikler yapıyor.
Arkadaşımız Oya Armutçu’nun dünkü haberinde okumuşsunuzdur.
Birçok düzenleme getiren taslağı bir köşe yazısında bütünüyle ve teknik ayrıntılarıyla ele almak mümkün değil. Ben, Ergenekon davasını hatırlatarak “şahit dinleme” sorunu üzerinde duracağım. Şahitlerin dinlenilmesi sorunu “adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsurlarından biridir.
ERGENEKON DAVASI
Ergenekon davasında savcı ve mahkeme kafalarındaki “Ergenekon terör örgütü” şablonunu uygulamak için “istedikleri” delil ve tanıklara itibar etmişler, farklı delil ve şahitleri dışlamışlardı.
Sanıklar, savcının Genelkurmay’da “örgüt” saydığı somut işlemler hakkında başta Org. Işık Koşaner olmak üzere dönemin kuvvet komutanlarının şahit olarak dinlenilmesini istediler.
Bu çok haklı isteği mahkeme reddetti.
Dikkat; mahkemenin istediği şahitleri dinleyip, istemediğini reddetmesi ne kadar önemli!