ESKİ Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın dün Özgürlük Araştırmaları Derneği toplantısında yaptığı konuşma Türkiye'de hukukun ve yargının nasıl vahim bir duruma düştüğünü göstermek bakımından son derecede önemlidir.
Evvela bu dernekten bahsetmeliyim.
Hatırlayacaksınız, Başbakan Tayyip Erdoğan, Haziran 2007'de anayasa
profesörü Ergun Özbudun'dan bir taslak hazırlamasını istemiş,
Özbudun da bir ekip oluşturarak yaklaşık üç ayda hazırladığı
taslağı 29 Ağustos'ta takdim etmişti. Taslak parlamenter sisteme,
kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanıyordu.
Taslağı hazırlayanlardan Prof. Ergun Özbudun, Prof. Levent Köker ve
Doç. Dr. Serap Yazıcı şimdi bu derneğin üyeleri ya da çalışmalarına
destek veriyorlar. Liberal düşüncenin önde gelen isimlerinden Prof.
Mustafa Erdoğan ve Prof. İhsan Dağı gibi isimler de bu
dernekte...
HUKUKU ALET ETMEK
Bu hukukçu ve siyaset bilimci liberaller dün AK Parti'nin
reformlarını destekliyorlar, akademik katkıda bulunuyorlardı. Fakat
son yıllarda AKP'yi otoriterleşmekle eleştiriyorlar.
Haşim Kılıç da kamuoyunda iyi tanınan bir isim. Türban yasağına
karşı verdiği mücadele, din ve vicdan hürriyeti konusundaki
hassasiyeti, her dönemde parti yasaklarına karşı çıkması...
Bugün ise AKP'yi otoriterleşmekle, kutuplaşma siyaseti gütmekle,
yargıya müdahale etmekle eleştiriyor.
Kılıç, tebliğ niteliğindeki dünkü konuşmasında şöyle diyor:
"Yargı gücü ile farklı düşünen ve insanların korkutulduğu ve
susturulduğu bir süreçte öfkeli bir mazlum sınıfının oluşması
kaçınılmazdır. Geçmiş yıllarda ifade özgürlüğü ile laiklik
karşıtlığı arasındaki sınırın yanlış yorumlarla istismar edilmesi
sonucunda hak ihlaline uğrayan mazlumlar, bugün ifade özgürlüğü ile
hakaret suçu arasında olması gereken ayrımın yapılmaması sonucu
düşüncesi farklı yeni mazlumlar ortaya çıkmıştır."