HUKUKÇUNUN muhafazakârı, liberali, sosyalisti olur mu?
Elbette olur. Hukuki yorumlarda aralarında görüş farkları da olur. Fakat “çoğulcu demokrasi” kavramını benimsiyorlarsa, bunun olmazsa olmaz temel ilkeleri vardır. Bunların başında kuvvetler ayrılığı, bağımsız ve tarafsız yargı, temel hak ve hürriyetler gelir.
Bu ilkelere göre, “seçilmişler” ülkeyi yönetirler, kanun yaparlar ama hukuka uymak zorundadırlar. Bunun denetimini de bağımsız yargı sağlar. Yargı da tıpkı yasama ve yürütme gibi bir egemenlik yetkisidir.
DÜNKÜ ZAMANLAR
Son yıllara kadar liberal, muhafazakâr ve liberal-sol hukukçular arasında genel bir ortak duruş vardı. Askeri müdahalelere ve 28 Şubat’a karşı çıkıyorduk, komutanların görülmekte olan davaları etkileyen konuşmalarını, AK Parti’yi kapatma teşebbüsünü, Anayasa Mahkemesi’nin totaliter nitelikteki laiklik tanımını, skandal “367 kararını” eleştiriyorduk...
Önde gelen hukukçularımızdan Sami Selçuk, Yargıtay’ın usul kanunlarını çiğneyerek Tayyip Erdoğan’ı mahkûm etmesini şöyle eleştiriyordu: