ARAP Baharı başladığında bizde de dünyada da iyimser beklentiler hâkimdi.
İşte Arap toplumları da diktatörlere karşı çıkıyordu, nihayet
Ortadoğu'ya da demokrasi gelecekti.
17 Aralık 2010'da Tunus'ta diktatörlüğü protesto için Muhammed
Buazizi'nin kendini yakmasıyla başlayan hareketler, birçok kimseye
Doğu Avrupa toplumlarının 1989'da komünist diktatörlüğe karşı
ayaklanmasını hatırlatmıştı.
Yüksek eğitimli ve önemli ölçüde modernleşmiş olan Doğu Avrupa
toplumlarının komünizme karşı ayaklanmasıyla, Ortadoğu'da henüz
kabile, mezhep, cemaat ve militarizm kimliklerini aşamamış
toplumların ayaklanması benzer sonuçlar doğurabilir miydi?!
Fakat eski ABD Başkanı George W. Bush, belki de Irak'a yaptığı
kanlı işgalin kompleksiyle şöyle diyordu:
"Arap Baharı, otoriter Sovyet komünizminin çökmesinden bu yana
otoriter rejimlere karşı en büyük ayaklanmadır..." (15 Mayıs
2012)
'YÜZYILLIK PARANTEZ!'
Bizde özellikle İslami kesimde büyük bir heyecan doğmuştu.
İktidarın sözcüleri ve gazete manşetleri "Yüzyıllık parantez
kapanıyor" diyorlardı. (Yeni Şafak, 1 Mart 2013)
Evvela "yüzyıllık parantez" sözü sosyoloji bilimine aykırıydı, bir
olgu yüzyıl devam eder de etkileri olmaz mı?