Cumhuriyet kavramı, ‘iyi yönetim’in nasıl olacağını düşünerek zenginleşir. Günümüzdeki diktatörlükler bir kenara, Batılı cumhuriyetler de bugünkü demokratik düzeylerine zaman içinde evrimleşerek geldiler. Türkiye Cumhuriyeti de bu evrimi başarmak zorundadır. Yakın ya da uzak tarihin bir dönemini idealize ederek tabulaştırmak, bu evrimleşmeyi engeller. İslam tarihine de cumhuriyet tarihine de tabulaştırılmadan insani tecrübeler olarak bakmalıyız. ‘ATATÜRK CUMHURİYETİ’ “Atatürk cumhuriyeti” kavramı kültürel bir kavramdır; hukuki bir tanım değildir. Atatürk zamanındaki gibi kuvvetler birliğine, yetkilerin tek elde toplanmasına, muhalefetsiz tek partiye, tek fikirli basına dönüş hayal bile edilemez. Tarihi anlatırken de bu uygulamaları idealize etmeden, sadece evrimin artık aşılmış bir aşaması olarak görmek gerekir. İşte, Fransa, Birinci Cihan Harbine kadar devam eden radikal ve kavgacı “Üçüncü Cumhuriyet”ten, büyük ızdırapların dersleriyle kuvvetler ayrılığına, fikir ve ifade özgürlüğüne dayanan başarılı “Beşinci Cumhuriyet”e ulaşmıştı. Türkiye açısından Cumhuriyeti numaralandırmayı doğru bulmam fakat hukuk devleti yönünde evrimimizin çok geciktiği bellidir.