HUKUK fikrine ne kadar değer veriyoruz? Birçok sorunumuzun anahtarıdır bu soru.
Prof. Ayşe Kadıoğlu ve arkadaşlarının yaptığı “Vatandaşlık
Araştırması”nda bu açıdan dikkate değer bulgular var:
- Toplumun yüzde 64’ü devlete karşı sorumluluklarının haklarından
önce geldiğini söylüyor.
- Toplumun yarısı askerlik görevini yapmayanların temel vatandaşlık
hakları olmaması gerektiği görüşünde.
- Toplumun yüzde 61’i de devlete karşı vatandaşlık görevini yerine
getirmeyenlerin sağlık ve eğitim hizmeti almasına karşı olduğunu
belirtiyor!
‘OTORİTE EKSENLİ’
Bu veriler “vazife şuuru” yüksek yani işbölümü gelişmiş,
profesyonelleşmiş bir toplum olduğumuzdan ziyade “itaatkâr” bir
toplum olduğumuzu gösteriyor.
Bunun hukuk hayatımıza yansıması, anayasa teorisindeki terimlerle
“hak eksenli” bir hukuk anlayışı yerine “otorite eksenli” bir hukuk
ve yönetim anlayışı yaratıyor.
Devlete karşı görevlerimiz birinci, haklarımız ikinci planda ise
devleti yöneten iktidar sahipleri de bizlerin hak ve
hürriyetlerimizden önce kendilerine karşı sorumlu davranmamızı
bekler.
Eleştiri, hele de protesto otoritelerin sert tepkileriyle
karşılaştığı gibi aşağıda da geniş bir zemin bulmaz. Aynı
araştırmaya göre toplumun ancak yüzde 12’si haklı gördüğü bir
“protesto eylemine katılabileceğini” söylüyor.
PARTİ TABANLARI
Araştırmaya göre bu kültürün en güçlü olduğu partiler AK Parti ve
MHP’dir. Terörle mücadele ederken hukukun çiğnenebileceğini
söyleyenlerin parti tabanlarındaki oranı AKP’de yüzde 69, MHP’de
yüzde 65, CHP’de yüzde 43, HDP’de yüzde 35’tir.
Bu tablo HDP’nin demokrat olduğunu göstermez. PKK eylemleri
sorulsaydı, hukukun çiğnenmesini onaylayanların oranı çok yüksek
çıkardı.
Hukuka dayalı meşruiyet kültürünün, bireysel hak ve özgürlükler
anlayışının yeterince gelişmediği toplumlarda değer yargıları ve
davranışlar siyasi ve doğal aidiyetlere göre oluşuyor. Ataerkil
kültürlerin çok belirgin bir özelliğidir bu.
Hukuk ancak “bizden yana” olduğunda iyidir! Hukuk “tarafsız hakem”
olarak saygı görmez.