Muhafazakarları belirleyen temel hassasiyetlerin başında tabii ki dindarlık gelir.
Dini hassasiyetin siyasete tahvili, son yıllarda ekonomiyi konuşurken “nass” ve “çözüm İslam ekonomisi” gibi söylemlerle kendini gösteriyor.
Muhafazakâr hassasiyet deyince “Osmanlı” kavramını da ekleyebiliriz. Son on yılda yoğunlaşmak üzere Erdoğan’ın “şanlı ecdadımız” söylemi, TRT’deki hamasi dizileri biliyorsunuz.
Kadın ve aile konusunda cemaatlerin kampanyası üzerine Erdoğan “İstanbul Sözleşmesi”nden Türkiye’yi çekti çıkardı…
Türkiye’nin öbür kesiminin hassasiyetleri ise laiklik, cumhuriyet, kadın hakları gibi kavramlarla ifade edilebilir.
Elbette birleştirici değerlerimiz, hassasiyetlerimiz de var ama feci halde kutuplaştığımız da bir gerçek.
‘BİZ’ KABİLESİ
Demokratik bir toplum, doğası gereği ‘çeşitli’dir. Kurumlaşmış bir demokraside farklı hassasiyetlere sahip vatandaşlar hukukun teminatı altında, eşit haklara sahip ve hürriyet içinde yaşarlar.
Evet, hukuk, eşitlik, hürriyet… Şeffaflık, liyakat gibi değerlerle listeyi uzatabiliriz.
Türkiye’de hukuk, eşitlik ve hürriyet kavramları üzerine hassasiyet, her kesimde zayıftır!