KOMPLOCU zihniyet son zamanlarda bilhassa iktidar medyasında güçlü bir ideoloji haline geldi; sorunlu olan her şeyin ardında birtakım gizli güçler var. Başta Erdoğan olmak üzere iktidar Türkiye'nin ve İslam'ın düşmanı olan bu gizli güçlere karşı aslanlar gibi savaşıyor...
Böyle bir düşünce kampanyasının kutuplaşmayı körüklediği de
bellidir.
Geçenlerde gerçek bir gazeteci olan muhafazakâr Yusuf Ziya Cömert,
Haber Türk TV'deki konuşmasında "Komplo manyağı olduk" diyerek
komplocu düşünceyi eleştirmişti.
Arkadaşımız Akif Beki de çok beğendiğim dünkü eleştirel yazısında,
hicivli bir dille bu gizli güçlerin uzun bir listesini verdi:
"Üst akıl, uluslararası komplo merkezleri, her taşın altından çıkan
İsrail ağı, gizli parmaklar, Türkiye'nin büyümesini hazmedemeyen
ecnebi devletler ve onların güdümlü medyaları, beşinci kol
faaliyeti yürüten yeraltı santralları ve yerüstündeki ajanları,
hainler, İngiliz muhipleri, Haçlı ruhu, sömürücü faiz lobisi,
kumpasçı paralel çete, tertipçi vesayet odakları" falan...
Hele bir de o esrarengiz ve mistik "üst akıl" yok mu, artık seç
beğen al, istediğin komployu keşfedebilirsin...
ERGENEKON VE SONRASI
Uzun süre "Ergenekon" her yeri kuşatmış gizli bir güç olarak
gösterildi. Hukuki analizin yerini komplo teorileriyle yürütülen
siyasi bir kampanya aldı.
PKK'yı da Ergenekon koruyup kolluyordu! (Yeni Şafak, 17 Temmuz
2008)
Hatta 2004'te, Öcalan'ı ateşkesi bozmaya yönelten de Ergenekon'du!
Düşünün, AKP hükümetinin denetimi altında bulunan İmralı'ya
Ergenekon sızmış ve Öcalan'ı teröre yöneltmişti! (Yeni Şafak, 1
Eylül 2010)