SURİYE içsavaşı Rusya'nın askeri güç olarak katılmasıyla
büsbütün kördüğüme döndü.
İnsani facialar daha da büyüyor.
Dün Ankara’da Şansölye Merkel, Rusya’nın Suriye’deki davranışını şu
sözlerle tanımladı:
“Binlerce kişi Rus bombardımanına maruz kalıyor. Binlerce insan acı
içinde kıvranıyor.”
Görülüyor ki Rusya Suriye’de IŞİD’i değil “binlerce insanı”
bombalıyor, öldürüyor, göçe zorluyor. Bu sadece Türkiye’nin iddiası
değildir; Merkel’in de tanıklığıyla tescil edilmiş bir
gerçektir.
Putin Suriye’de niye “binlerce insana” bunu yapıyor?
Suriye’de Putin-Esad ikilisine sağlam zemin oluşturacak bir
demografi yaratmak için!
Uluslararası hukukta da siyaset biliminde de bunun adı “etnik
temizlik”tir.
RUS JEOPOLİTİĞİ
En ağır fatura Türkiye’ye çıkıyor; hem ağır mülteci sorunuyla
hem artan güvenlik riskiyle!
Soğuk Harp döneminin ideolojik çatışması sona erdi fakat jeopolitik
rekabet aynen devam ediyor. Putin, Sovyet jeopolitiğini
uyguluyor.
Tarihte olduğu gibi bugün de Rus jeopolitiğinin odaklandığı
coğrafyalardan biri Türkiye’dir. Onun içindir ki “uçak
düşürülmesine tepki”nin çok ötesine geçen davranışlarla Türkiye’yi
zaafa uğratmaya çalışıyor. Putin artık Suriye’de “vekalet
savaşı”nın ötesinde bilfiil savaş yürütüyor.
Soğuk Harp döneminden daha kötü durum, bugün onu frenleyip
dengeleyen bir “karşı güç” olmamasıdır. Obama, en aciz ABD
başkanlarından biri olsa gerek. Rusya’nın hedeflediği “nüfuz
alanları”nı Rusya’ya bıraktı adeta.
MERKEL’İN TAVRI
Doğrusu, Batı dünyasında Suriye faciasının olası sonuçları hakkında
sadece Merkel bir bilinç gösteriyor.
Türkiye’nin tek başına durduramayacağı göçmen tsunamilerinin
Avrupa’da hem sosyal düzeni sarsarak hem aşırı sağı kışkırtarak çok
büyük sorunlara yol açacağını görüyor. Bir düzene sokmak
gerektiğini söylüyor:
“Mümkün olduğu kadar kontenjan yaratarak yasal yollarla
Suriyelilerin Türkiye’den Avrupa’ya gelmesini istiyoruz. Buradaki
yükü paylaşmak istiyoruz. Şu anda yasadışı göç sözkonusu. Arada
tacirler var. Bu kaçakçılar para kazanıyor ve suçsuz insanlar
denizde ölüyor. İşte bunu engellemeliyiz.”
Bu yaklaşımı AB ülkeleri paylaşsa sorun hafifletilebilir. Fakat
“zengin Avrupa bencilliği” çok ümit vermiyor.