ALEVİLİK dahil İslam'ın tarihimizdeki çeşitli sosyal ve kültürel yönleri deyince akla gelen bir numaralı tarihçi, Prof. Ahmet Yaşar Ocak'tır.
Niye bunu yazıyorum? Önceki akşam Türk Kültürüne Hizmet Vakfı
tarafından beş değerli isme 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül eliyle
ödül verildi: Ahmet Yaşar Ocak, Alev Ebuzziya Siesbye, Ali
Akyıldız, Mehmet Genç ve Selçuk Mülayim.
Ocak ile Genç’in diyebilirim ki bütün kitaplarını okudum. Daha önce
Mehmet Genç hakkında yazmıştım.
Törende Vakıf Başkanı Şerafettin Yılmaz, vakfın son derece yoğun
olan kültür çalışmalarını anlattı. Şimdi 15 cilt tutacak bir “Türk
Kültür Envanteri” üzerinde çalışıyorlar. Yürekten kutluyorum
tabii.
Abdullah Gül konuşmasında “Devletler ekonomik ve askeri olarak
güçlü olabilirler ama neticede onu taçlandıran şey kültür, sanat ve
bilim hayatındaki başarılardır” dedi. Türkiye’nin bölgesinde
“yumuşak güç” olarak cazibe kazanması için “hukukun üstünlüğü”nü
gerçekleştirmesi gerektiğini anlattı.
ÇEŞİTLİLİK, ZENGİNLİK
Ahmet Yaşar Ocak’ı okuyanlar, bugünkü anlatım kalıplarının aksine
tarihimizdeki İslam inanç ve kültür çeşitliliğine hayret
edebilirler. Rumeli fethinde büyük rolleri olan “derviş gazi”ler
‘heterodoks’ Müslümanlardı, yani Sünni deyince aklımıza gelenden
farklı Müslümanlardı.
Müritleriyle birlikte kaleler fetheden “Kutb’ul Ârifîn Şeyh Geyikli
Baba”ya Orhan Gazi’nin gönderdiği hediyeler arasında “iki yük arak
ve şarap” da varmış. Bu gibi olguları Prof. Ocak’ın “Kalenderiler”
adlı kitabında okudum ben.