İNGİLTERE tek örnek değil, gelişmiş demokrasilerin özelliklerinden biri parti içi demokrasinin işlemesi, lider tahakkümünün olmamasıdır.
İşte AB’den çıkış referandumunun sonucunda Başbakan Cameron, bu yeni dönemi “Muhafazakâr Parti yeni bir liderle, İngiltere yeni bir başbakanla yönetilmelidir” diyerek istifa etti.
İngiltere’de milletvekili adaylarını parti genel merkezleri ve liderler değil, parti tabanları belirler. O bakımdan milletvekilleri partilerine sadıktır fakat tabandan geldikleri için liderlerinin emrinde değildirler.
Muhafazakâr Parti’de lider, bu şekilde “partili” fakat “bağımsız irade” sahibi milletvekilleri tarafından seçilir. Cameron’dan sonra iki aday çıktı: Bayan Andrea Leadsom ve Bayan Theresa May...
Grupta yapılan seçimleri “yeni Demir Leydi” olarak nitelenen Bayan Theresa May kazandı.
Çekişme sırasında söylediği kırıcı bir sözden dolayı Leadsom özür diledi, May “özrü kabul ediyorum” dedi, konu kapandı.
Kraliçe’nin görevlendirmesinden sonra İngiltere’nin yeni ve ikinci kadın Başbakanı Theresa May olacak.
KARİZMATİK FAKAT DEMOKRAT
Gelişmiş demokrasilerde parti lideri partisini kendisinin mülkü, yahut çocuğu ya da ordusu gibi görmüyor, gerektiğinde çekiliyor. Bu yüzden itibar da kaybetmiyor; normal sayılıyor.
Daha önemli örnek, karizmatik bir lider olan “Demir Leydi” Margareth Thatcher’in istifa edip kenara çekilmesidir.
Üst üste üç seçim kazanan, fikir ve icraatlarıyla ana muhalefetteki İşçi Partisi’ni bile etkileyen Bayan Thatcher’in başbakanlığının 12. yılında, doğal olarak görüş farkları ortaya çıktı. Başlangıçta Thatcher’i kuvvetle destekleyen ve piyasa ekonomisi reformlarının mimarı olan Goeffrey Howe, AB konusunda
Thatcher’le farklı düşündüğünü açıklayarak Başbakan Yardımcılığı’ndan istifa etti.
Prensipler makamlardan nasıl önemli, görüyor musunuz?