MALAZGİRT zaferi ile Anadolu’nun vatanlaşmasının başladığını çok geç fark etmişizdir.
Osmanlı dönemindeki tarihçilerin böyle bir kavrayışı yoktu.
Cumhuriyet devrindeki tarih araştırmalarıyla tam olarak gördük ki
Malazgirt Anadolu’da Türk vatanının kurulmasına kapı açan, insanlık
tarihinin de akışını değiştiren çok büyük bir dönüm noktasıdır.
Asırlar içinde yol açtığı bu sonuçlar askerî zafer niteliğinin çok
ötesinde, çok ilerisindedir.
OSMANLI ASIRLARINDA
Osmanlı asırlarında bütün dünyada “hanedan tarihçiliği” vardı; bir
de dinî tarihler.
Modern tarihçilik geliştikçe Fransızların, Almanların, Yunanların,
Bulgarların tarihleri araştırıldı; “milli tarih”ler ortaya
çıktı.
Türklerin tarihini de Süleyman Paşa ve Ahmet Vefik Paşa ile merak
etmeye başladık.
Şemseddin Sâmi’nin Abdülhamit zamanında yayımlanan ve çok önemli
bir aydınlanma kaynağı olan “Kamûs’ül Âlam” adlı ansiklopedisinin
“Malazgirt” maddesinde sadece ilçe hakkında coğrafya ve nüfus
bilgileri vardır.
“Alb Arslan” maddesinde Bizans ordusunun mağlubiyeti anlatılır,
bunun Anadolu kimliğinde değişime yol açmasından bahsedilmez.
Kasıt da yoktur, ideolojik bir sebep de yoktur.
Tarihçiliğin ufku o zamanlarda o kadardı.
ATATÜRK DÖNEMİNDE
Atatürk’ün “Tarih Tezi”, laikliğe temel olacak bir tarih yaratma
amacıyla Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine mesafeli durdu. Zafer
Toprak Hocamızın “Cumhuriyet ve Antropoloji, Darwin’den Dersime”
adlı eserinde anlattığı gibi tarihten çok antropolojiye
dayandırılan tezler kurgulandı.
Bunda bir amaç da Anadolu’da yaşamış bütün halkların antropolojik
&o...