ORTADOĞU kültüründe hukukun nasıl siyaset altında ezildiğine dair en yeni örnek, Mısır'da eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin üstelik "casusluk" gibi uyduruk bir suçlamayla müebbet hapse mahkûm edilmesidir.
Ortadoğu’da hukukun siyasi güç tarafından ezilmesinde rejimlerin
İslamcı ya da laik olması hiç fark etmiyor.
Meşruiyetini hukuka uygunluktan almayan muktedirler siyasi güçle ve
ideolojiyle meşruluk kazanmaya çalışıyor...
Ali Mezghani’nin “Tamamlanmamış Devlet, Arap Ülkelerinde Hukuk
Sorunu” adlı eserinde ayrıntılı olarak anlattığı gibi, hukuku
önemsiz gören bu köklü kültür “itaat iktidarları” yaratıyor.
Hukukun iktidarları denetleyecek kadar güçlenmesine imkân vermiyor.
(Bilgi Üniversitesi Yayınları)
FARKLI FETVALAR
Arap Baharı’yla Mısır’daki çeyrek asırlık Mübarek diktatörlüğü
devrildi. Müslüman Kardeşler’in lideri Muhammed Mursi, halkoyuyla
cumhurbaşkanı seçildi.
Yeni anayasa yapımında Mısırlı İslamcılar ve laikler uzlaşmadılar.
Bu olgunluğu sadece Tunuslular gösterdi.
Mısır’da anayasa yapım sürecinde kutuplaşma sertleşti. 3 Temmuz
2013’te General Sisi darbe yaptı. Mursi tutuklandı, darbe rejimine
karşı yapılan gösteriler kanla bastırıldı.
Ezher Şeyhi Ahmed El-Tayeb, fıkhın özel hukuk alanındaki
“ehvenişer” kaidesini kamu hukuku alanına taşıyarak darbenin meşru
olduğuna fetva verdi; derhal aynı gün!
Fakat Dünya Müslüman Âlimler Birliği adlı kuruluşun reisi Yusuf el
Kardavi ise darbeyi kınayarak Müslümanların Mursi’yi desteklemesi
gerektiğini belirten bir fetva yayınladı...
MURSİ KARARLARI
Fetva müessesesinin tarihte de nasıl siyasi amaçlara alet
edildiğine dair çok örnek var. Bu gelenek aslında hukukun siyaset
karşısında ezilmesi geleneğidir. Ortadoğu’da modern hukuk kuralları
da muktedirlerin istediği yönde eziliyor.
İşte, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 16 Haziran 2015’te darbe
mahkemesi tarafından Katar hesabına casusluk yaptı diye müebbet
hapse mahkûm edilmişti! İlaveten, darbe rejimi protestoları “terör”
kabul etmiş, silahsız Müslüman Kardeşler’i “terör örgütü” ilan
etmişti! Mursi’ye bir de bu gerekçeyle idam cezası verilmişti!
Mısır Müftüsü de bu cezaları onaylamıştı.
Aradan bir yıl geçti, 16 Haziran 2016’da Mursi yine “casusluk”tan
müebbet hapse mahkûm edildi, üç gazeteciye de casusluktan idam
cezası verildi!
Totaliter rejimlerin tipik ‘yargılama’ örnekleridir bunlar.
BİR DE BUTTO VARDI
Mursi’yi hukuk açısından değil, sırf İslami ideoloji gayretiyle
savunmak ya da laik ideoloji gayretiyle Mursi’nin bunu hak ettiğini
düşünmek hukukun aşağılanması olur. Sorun dini ve ideolojik değil,
hukukidir.
Pakistan’da seçilmiş sosyal demokrat Başbakan Zülfikar Ali Butto da
7 Temmuz 1977’de İslamcı General Ziya ül Hak tarafından darbeyle
devrilmiş ve uyduruk bir mahkeme (kangroo court) kararıyla idam
edilmişti!