İKTİDAR tabanında milliyetçi oyların MHP'ye, muhafazakâr Kürt oyların şu veya bu ölçüde HDP'ye kaydığını gösteren kamuoyu araştırmaları var.
Cumhurbaşkanı'nın miting meydanlarında yürüttüğü kampanyanın da
bir yönüyle milliyetçilerin oylarını, öbür yönüyle muhafazakâr
Kürtlerin oylarını yeniden partisine çekmeyi amaçladığı belli.
Fakat iktidarın şu veya bu orandaki oy kaybının sebepleri bundan
ibaret olmasa gerek. Başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere,
"otoriterleşme" genel başlığı altında ifade edilen hususların da
etkili olduğu inkâr edilemez.
ARAÇSAL DEMOKRASİ!
MHP'nin pazar günü açıklanan "Bizimle Yürü Türkiye"
beyannamesini hem bu gözle hem önem verdiğim sistem ve hukuk
konuları açısından okudum.
Beyannamedeki "demokrasinin araçsallaştırılması" eleştirisini çok
önemli buluyorum. Şöyle deniliyor:
"Hukuk devleti ancak araçsallaştırılmamış bir demokrasi ve temiz
siyasetle mümkün olabilecektir. Demokrasinin araçsallaştırıldığı
bir siyasi ve sosyal ortamda demokrasiye özgü değerler de içeriği
olmayan bir söylemden ileri gidemeyecektir."
Gerçekten demokratik süreçler daha fazla güce erişmek için bir araç
gibi kullanılırsa varılacak yer bellidir. Hukuk devleti kavramında,
yargı bağımsızlığında, Merkez Bankası, BDDK gibi kurumların
işleyişinde, özgürlükler alanında sorunlar çıkar...
Demokrasi araç olarak değil de siyasi bir dünya görüşü ve devlet
modeli olarak benimsenirse hukuk gelişir, yargı bağımsızlığı
güçlenir, kamu kurumlarının verimliliği artar.