Türkiye bir muhalefet krizi yaşıyor. Aslında bu kriz yeni değil. AK Parti iktidarının güçlü bir muhalefet tarafından “denge ve denetim”le sınırlanmamış, denetlenmemiş olmasının hem hukukta hem ekonomide yarattığı hasarları özellikle son beş yıldır yaşıyoruz.
Muhalefet krizi Mayıs seçimleriyle büsbütün ortaya çıktı. Millet
İttifakı iktisatçılarının ve hukukçularının hazırladığı mükemmel
programlar muhalif siyasi kadrolarca kitlelere bir umut halinde
yansıtılamadı.
Seçim yenilgisi hem muhalif partilerde hem muhalif kitlelerde hayal
kırıklığı yarattı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, ortaklarına haber
vermeden, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’a İçişleri Bakanlığı
dahil üç bakanlık ve üstüne üstlük MİT’i verdiğinin ortaya çıkması
partilerde ve muhalif vatandaşlarda büsbütün şok yarattı. Liderler
arası güveni de büsbütün sarstı.
Böyle bir muhalefet, yedi ay sonraki mahalli seçimlerde ne yapabilir? İktidarın gücü arttıkça sorumluluk duygusu artacağına, güç tutkusunun arttığı da tecrübeyle sabit. Montesquieu’den beri “güç temerküzü”nün sakıncaları da biliniyor üstelik.
ERDOĞAN HAZIRLANIYOR
Muhalefet bu...