Bütün demokrasi tarihimizde iktidarlar şu veya bu ölçüde popülizm yaptı, yani ekonomiyi uzun vadeli verimlilik hesaplarının yanında, kısa vadeli seçim hesaplarıyla yönettiler. Bunun dereceleri oldu. Fakat hiçbir iktidar, seçim ekonomisini Erdoğan kadar aşırıya götürmemişti.
Şunu da söyleyeyim ki, her aşırı popülizm ağır krizlere yol açtı, bugünkü emsali görülmemiş popülizmin faturası da seçimlerden sonra ay be ay, yıl be yıl karşımıza çıkacak.
Erdoğan’ın “müjdeler”i, karşımıza büyüyen bütçe açıkları, şahlanan enflasyon, yükselen kur ve faiz, kabaran iç ve dış borçlarla, büyüyen cari açıkla karşımıza gelecek…
Ve Türkiye “orta gelir” tuzağında debelenmeye devam edecek. En vahimi bu. Yüz elli yıldan beri olduğu gibi.
YETER Kİ SEÇİMLERİ KAZANSIN
2023 bütçesinde zaten 660 milyar TL açık öngörülmüştü, ilk iki ayda açık 203 milyarı buldu. Bunun içinde, Erdoğan’ın Mart ayında açıkladığı ve seçimlere kadar açıklayacağı “müjdeler” yok… Devam eden deprem harcamaları yok... En düşük emekli maaşına yapılan 120 milyar liralık zam...