SEÇİM sonuçlarını doğru anlamada tek doğru metot sosyolojik bakıştır. Halbuki AKP'de yine komplo gözlüğüyle bakma eğilimi görülüyor.
HDP'nin bir "proje" olduğunu ve AKP'nin "kutlu yürüyüşü"nü
vurmak için "iç ve dış güçler" tarafından "koçbaşı" olarak
kullanıldığını söylüyorlar, yazıyorlar.
Bir manşet, "CHP'den HDP'ye baraj kıyağı" şeklindeydi. CHP,
iktidarı vurmak için oylarının bir kısmını HDP'ye vermişti!
HDP'nin yüzde 13 oy alması, "Türkiye'nin siyasi yapısını yeniden
dizayn etmeye dönük proje"nin bir uygulamasıydı...
Dürüst ve vicdanlı kişiliğine her zaman saygı duyduğum Sayın Bülent
Arınç da HDP'yi, CHP ile MHP'nin yükselttiğini ileri sürdü, "HDP
sizin eserinizdir" diye konuştu.
AKP'DEN HDP'YE!
Seçim sonuçlarına böyle bakılırsa, AKP'de "Nerede hata yaptık?"
diye düşünülmeyecek, özeleştiri yapılmayacaktır. Bunun yerine seçim
sonuçları "iç ve dış güçler, şer odakları, faiz lobisi, üst akıl"
gibi esrarengiz güçlere bağlanacaktır...
Böyle olursa partinin en büyük kusuru olan çatışmacı tavır en
önemli erdemi sanılarak büsbütün bilenecek demektir. Halbuki...
Eğer CHP ve MHP, iktidarı vurmak için HDP'ye "oy kıyağı"
yapmışlarsa, HDP'nin yükselişindeki en önemli faktörlerden biri
olan muhafazakâr Kürtlerin AKP'den HDP'ye gitmesini de "AKP'nin
HDP'ye oy kıyağı" olarak nitelemek gerekmez mi?!
Doğu ve Güneydoğu'da 2011 seçimlerine göre, 676 bin seçmen AKP'yi
bırakıp HDP'ye gitti.
HDP'nin oylarına bu seçimlerde İstanbul'da eklenen yaklaşık 1
milyon oyun bir kısmı CHP tabanından ama bir kısmı da AKP
tabanından HDP'ye gitti.