Ekonomisi çıkmaza giren Türkiye’nin önünde iki seçenek vardı: Biri Türkiye’nin en iyi ekonomist ve hukukçularından oluşan ekiplerin hazırladığı programlara sahip Millet İttifakı’nın iktidara gelmesiydi, olmadı.
İkincisi, mevcut iktidarın rasyonel programlara yönelmesiydi. Halk, karizmayı programa tercih etti artık ekonominin geleceği, iktidarın rasyonel politikalara yönelmesine bağlı.
Siyaset bilimci Prof. Seda Demiralp dünkü tivitinde şöyle diyordu:
“Muhalefet seçimlerden sonra psikolojik üstünlüğü de kaybetmek üzere. Değişim umudunu muhalefetin adımlarındansa, iktidarın ‘rasyonelleşmesine’ bağlayanlar artıyor.
Böyle giderse iktidar muhalif enerjiyi yutacak ve muhalefetsiz iktidar dönemine geçeceğiz.”
Temel soru belli: İktidar umulduğu gibi ‘rasyonelleşme’ politikalarını tâ başarı noktasına kadar sürdürecek mi? O noktaya ulaşmak yani makro dengeleri oturtmak iktidarın otoriterleşmesini mi artırır, yoksa iktisadi rasyonelleşmenin zorlamasıyla iktidar yumuşamak zorunda mı kalır, ayrı mesele…