SUUDİ Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in G-20 zirvesi için Antalya'ya gelişindeki şatafat neredeyse "Zavallı Obama"yı gölgede bırakacak.
Maiyetindeki bine yakın insan için 546 saray odası ve 400 kadar
lüks araç tahsis edilmiş falan. Obama böyle bir şey yapsa hemen
Senato’da hesap sorulur.
Suudi Arabistan Türkiye için değerli bir dosttur. Suud ailesinin
modern teknolojiyi benimsemekte gösterdiği başarıyı da takdir
ederim.
Amacım Kral’ı rencide etmek değil, şatafat kültürünü irdelemektir. Ortadoğu kültüründe kudret simgesi olarak şatafat çok önemli bir saygınlık, hatta meşruiyet faktörüdür. Suudilerde gördüğümüz de budur.
SABRİ HOCA
Bizde zihniyet tarihçiliğinin en büyük ismi merhum hocamız Prof.
Sabri Ülgener’dir. “Ortaçağ iktisat zihniyeti” araştırmalarının
bizdeki öncüsüdür.
Hocamız ortaçağ anlayışının eşitlikçi değil, “hiyerarşik” olduğunu
vurgular:
“Üste, yüksek sınıflara çıktıkça bol hoşgörü ve imtiyaz; alta düştükçe o nispette sert ve mutaassıp kısıtlama...”
Hatta ahali için sakıncalı sayılıp şiddetle yasaklanan bazı
“dünya hazları” saraylarda, konaklarda “düzenin dirliği için”
olağan sayılmıştı.
“Ağalık ve paşalığın şânı ve mevkiin icapları iktidar sahiplerini
daima bolluk ve gösteriş peşinde koşturmuştur.”
Yüksek sınıflar “gösteriş”e bir güç ifadesi olarak büyük önem
verirken, üretim ve ticaretle uğraşmaya tenezzül etmediler!
Sabri Ülgener, ‘Batı Ortaçağı’nın da aynen böyle olduğunu özenle
hatırlatır.
ORTAÇAĞ’DAN MODERN ÇAĞA
Değişim Avrupa’da başladı. Avrupa’nın coğrafi özellikleri sayesinde gelişen ticaret kesimi yani burjuvazi, bu hiyerarşiyi sarstı. Bilim ve sanayi devrimleri bu gelişmenin ürünüdür.
Avrupa’da 18. yüzyıla gelindiğinde artık ticaretle uğraşanlar toprak sahiplerinden de devlet adamlarından da iktisaden güçlü hale gelmişlerdi. “Eşitlik” istediler tabii. Eşit vatandaşlık ve demokrasi fikirleri böyle doğdu.