Sinan Ateş’i tanımazdım, bizden çok gençtir. Suikastçiler tarafından canına kıyıldığında ismini duydum. Her ölüm acıdır, genç ölümler daha acıdır. Fakat Sinan Ateş’in suikaste kurban gitmesi, genç bir dul eşle üç kız evladını yetim bırakması, bilim insanı olması ve ömrünü adadığı camianın ‘resmî’ diyeceğim suskunluğu çok vahimdir.
Düşünülmesi, tahlil edilmesi, dersler çıkarılması gerekir.
‘Resmi suskunluk’ diyorum çünkü feryat edenler, tepki gösterenler çok oldu; ama MHP ve bağlı kuruluşlar ile iktidar suskun kaldı. Ne cinayete bir kınama, ne ölene bir rahmet dileği, ne aileye bir taziye…
Bir bilim adamanın suikastle öldürülmesi konusunda Cumhurbaşkanın ve YÖK’ün, Ülkü Ocakları Başkanlığına kadar yükselmiş, Üniversitede doçent olmuş bir yol arkadaşının suikastle öldürülmesi konusunda Bahçeli’nin tepki göstermesi, taziyette bulunması elbette beklenirdi...
PLANLI İNFAZ
Ateş’e 5 kurşun sıkılması, şüphelilerin iddia ettiği gibi korkutma amacıyla değil, öldürme kastıyla hareket edildiğinin kesin delilidir. Cinayetin ‘organize’, yani hukuken ‘taammüden’, tasarlayarak, planlayarak işlendiği de açık. Savcılık da bu yönde soruşturma...