Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail, Mısır ve Suriye hükümetlerine karşı yıllarca yürüttüğü amansız mücadelenin ardından şimdi dönüp barışmaya yönelmesini nasıl tahlil etmeliyiz?
Siyaset elbette değişkendir. 19 Yüzyılda İngiliz diplomasisinin şeflerinden Lord Palmerston ne demişti: “Bizim ezelî ve ebedî dost ve düşmanlarımız yoktur. İngiltere’nin menfaatleri ebedîdir ve vazifemiz bunları gözetmektir.”
Palmerston, Rus genişlemesine karşı Osmanlı’yı destekledi. Fakat muazzam endüstriyel ve askerî dinamizmiyle Almanya asıl tehdit haline gelince İngiltere Rusya’yla ittifaka yönelecek, Abdülhamid ve İttihatçılar da Almanya’ya yönelmek zorunda kalacaklardı.
Böyle uzun yılları kapsayan esaslı jeostratejik değişimler olmadan politikalarda ancak ince ayarlar yapılır. U dönüşleri yapılmaz; yapılırsa tutarsızlık ve güvensizlik görüntüsü oluşur.
ERDOĞAN’IN KAVGASI
Erdoğan İsrail, Esat ve Sisi’ye karşı mücadelesini diplomatik sınırlar içinde tutsaydı, bugün “ayarlama” yapmasını kimse yadırgamazdı. Fakat “bu can bu tende oldukça” diyerek ve İslami kavramlarla kutsallaştırarak öyle sert bir siyaset...