MISIR mahkemesinin yüzde 52 oyla seçilmiş fakat darbeyle devrilmiş Cumhurbaşkanı Mursi ve arkadaşları hakkında verdiği idam kararları karşısında sessiz kalınamaz.
Bu kararlar "siyasetin emrindeki adalet" cinayetlerinin 21. yüzyıldaki örnekleridir. Demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, hâkim teminatı gibi yüksek değerlerin gelişmesi için mücadele etmek gerekir.
Bugün bakın, Mısır mahkemelerinin vermekte olduğu "siyaseten katl" kararlarına karşı İslam dünyasından ve otoriter ülkelerden hiçbir tepki gelmiyor. Gelen tepkiler, yetersiz de olsa yine Batı'dan...
YARGI, SİYASİ ALET!
Uluslararası Af Örgütü'nün tepkisi özellikle önemlidir. Örgüt yaptığı açıklamada şöyle diyor: "Mursi, adil yargılanma hakkının ağır surette ihlal edildiği, insan haklarının tamamen yok sayıldığı bir yargılama sonunda mahkûm edildi... Mursi yargılanmadan önce aylarca adli kontrol olmayan bir tecritte tutuldu. Sorgu sürecinde kendisini temsil edecek bir avukata sahip olamadı. Bu olgular yargılamaları düzmece, boş ve hükümsüz hale getirmiştir... Savunmanın delilleri dikkate alınmamıştır..."
Açıklamasında "bağımsız ve tarafsız yargı" vurgusu yapan örgütün şu satırlarının altını çiziyorum:
"Mısırlı otoriteler muhalefeti tasfiye etmek için ölüm cezalarını elverişli bir alet olarak kullanıyor."
Tabii söz konusu olan idam cezası olduğu için bundan bahsediliyor. Muhalif sesleri sindirmek için otoritelerin emirleri altındaki mahkemeleri "elverişli aletler" olarak kullanmalarıdır temel problem. Mursi ve arkadaşlarının tutuklanması bile adaletin katledilmesidir.