DARBE başarılı olsaydı Türkiye cuntanın diktatörlüğü altında kalacak, anayasa ve bütün hukuk sistemi askıya alınacak, hiç kimsenin hak ve özgürlüğü kalmayacaktı.
Türkiye NATO ve AB’den tecrit edilecek, Ortadoğu ve Asya’daki diktatörlük ülkeleriyle aynı kategoride yer alacak ve PKK hayal bile edemeyeceği desteklere sahip olacak, Türkiye bölünmenin eşiğine gelecekti.
Bunu darbe gecesi CNN Türk’teki konuşmamda da anlattım.
Orduda darbeye karşı çıkan komuta kademesi, polis ve halk kitleleri Türkiye’yi böyle bir felaketten kurtardı.
GÜLEN’İN DURUMU
Şimdi darbecileri ve bağlantılarını hukuken soruşturma ve yargılama aşamasındayız. Bu açıdan en önemli konu, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesidir.
Darbeye kadar yaşanan olaylar “Cemaat” ya da “Paralel Yapı” faktörünü ortaya koydu: Polis ve yargıdaki örgütlenmeler, gizli telefon dinlemeleri, bunlara dayalı kumpaslar.
Bunların her birinde Gülen’in emri var mı?
Dosyalardaki delilleri bilmiyorum fakat “Cemaat” denilen “sık-dokulu” yapı dikkate alındığında Gülen’in ayrıntıları değilse bile ana hatlarını bilmiyor olması, onun onayı olmadan yapılması mümkün değildir.
Aşağıda “sık-dokulu” kavramına döneceğim.
Bu tablo Gülen’in şahsı hakkında Türkiye’de soruşturmalar açılması ve yargılama yapılması için AİHM içtihatlarında belirtilen “şüphe sebepleri”ni oluşturmaktadır. Hukuka uygun yürütülmek kaydıyla, bu tablo Batı’da ortaya çıksaydı yine soruşturmalar açılırdı.