SEÇİMLERDEN bir gün önce HDP'nin Diyarbakır mitinginde yine IŞİD iki bomba patlatmış ve 4 vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
Suruç katliamı da IŞİD saldırısıdır ve iki olay arasındaki
bağlantı da netleşiyor. Her iki saldırıdan sonra HDP'nin ve
özellikle Selahattin Demirtaş'ın davranışları dikkat
çekicidir.Diyarbakır mitinginde bomba patladıktan hemen sonra
Demirtaş sükûnet çağrısında bulunuyor, IMC TV'de şöyle
konuşuyordu:
"Tüm Diyarbakır halkına sesleniyorum, duyarlılık ve disiplin bu
seçimin kaderini belirleyecektir. Bütün arkadaşlarımı hiçbir
provokasyona mahal vermeden il binasının önüne davet ediyorum.
Bunun dışında yapılacak her şey bize zarar verir. Zaten bunu yapmak
istiyorlar, sağduyuyu elden bırakmayın. (5 Haziran)
Bu olgun ve sorumlu davranış, maalesef "seçimlerin kaderi"ni olumlu
etkilemek için bir sağduyu gösterisiymiş.
SEÇİMLERDEN SONRA!
20 Temmuz'da Suruç katliamı oldu, fail yine IŞİD canavarıydı. Fakat
seçimler geçmiş, "emanet oylar"a ihtiyaç kalmamıştı! Bu defa
Demirtaş "sağduyu, disiplin, duyarlılık, sükûnet" kelimelerini
ağzına almadı. "Devletten destek alarak gerçekleştirilen
katliamlar"dan bahsetti, Suruç katliamı için böyle bir imada
bulundu. Sükûnet ve sağduyu yerine, bu defa, "Herkesi, görkemli
şekilde bu devrimcileri uğurlamaya davet ediyoruz" diye çağrı
yaptı.
Hatta, Gezi protestolarında "darbe" kokusu alan ve "Gezi
eylemleriyle aramıza mesafe koyduk" diyen Demirtaş, bu defa "Gezi
direnişinde katledilen 9 gencin, çocuğun nasıl katledildiğinin"
hesabını sormayı da ihmal etmedi.
Üslubun da davranışın da çok farklı olduğu açık. "Kendi güvenlik
tedbirlerinizi alın" sözünü "dikkatli olun" anlamında söylediğini
belirttiği için üzerinde durmuyorum.