ABDÜLHAMİD konusunda TBMM himayesinde sempozyum yapılması nasıl kutuplaştığımızı bir kere daha gösterdi.
Sadece siyasi kutuplaşma değil...
Tarihi “anlamaya” çalışmak yerine, önyargılarımızı savaştırmak.
Dün okudum, bir yazıda Abdülhamid şöyle tanımlanıyordu:
“Korkak, vesveseli, zavallı... Millete kan kusturdu.”
Bunu doğrulamak için seçtiği olayları örnek olarak gösteriyordu.
Öbür tarafta, TBMM Milli Saraylar kurumu adına yayınlanan kitapta Abülhamid’in kişisel özellikleri şöyle sıralanıyordu:
“Sade, müşfik, münzevi, dikkatli, hafızası güçlü, nazik ve kibar, cesur, sabırlı, hayvansever, tabiatsever, mizahsever.”
Yine bunu doğrulamak için seçilmiş örnek olaylar anlatılıyordu.
BİLGİ VE HAMASET
Bu ikisi de tarihi “anlamak” değildir. Tarihten olaylar seçerek, hatta olayları bağlamlarından kopararak ideolojik bir resim çizmektir.
Bu tarzın en kötü tarafı önyargı ve duygularımızı beslemesidir. Bu şekilde “araştırma, analiz etme, mukayese ve muhakeme etme” ve netice de “anlama” gibi zihni melekelerimizin gelişmesini engellemesidir.
TBMM tarafından yayınlanan kitaptan aldığım şu satırlara bakın:
“Mevzilerde bir kurşun,