Salı
BAŞKENT Ankara'da beş ay içinde üçüncü büyük terör katliamı
gerçekleşti.
Üstelik “Ankara’ya has, başkent güvenlik anlayışı ve konsepti
bağlamında tedbirler” alınacağı 20 Şubat’ta resmen açıklandığı
halde...
Terör meydan okurcasına üçüncü katliamını yaptı. Bu satırlar
yazılırken hayatını kaybedenlerin sayısı 35 idi.
Ölen her can insani bir faciadır. Hele de çocuk yaşında ya da
gencecik bedenlerin “gök ekini biçer gibi” toprağa düşmeleri,
geride kalan annelerin, babaların, evlatların tarif edilemez
acıları...
Ancak terör barbarizmi bu faciaları siyasi bir eylem sayacak kadar
vahşileşmiş olabilir.
HDP’NİN VEBALİ
Sadece silahlı, bombalı gözü dönmüş terörist mi?! Ya onlara
siyasi destek veren kör siyasi fanatizme ne demeli?
Bir ay önce 17 Şubat’ta yine Ankara’da yine canlı bomba eylemiyle
masum 29 insanı katleden cani için taziye ziyareti yapan siyaset
anlayışı...
Hatta bu caninin fotoğrafını poster yapıp havaya kaldırarak yürüyüş
yaptıran siyaset anlayışı...
Etnik terör deyince akla gelen IRA’lar, ETA’lar böylesine vahşi
olmamıştı.
Köyleri basıp feodal bir “kökünü kurutma” zihniyetiyle beşikteki
bebekleri makineli tüfeklerle taramamışlardı.
Hedef aldıkları binaya bomba attıklarında siviller ölmüştü. Fakat
masum kalabalıkların arasına canlı bombalar sokarak kitlevi
katliamlar yapmamışlardı.
HDP’nin maalesef demokrasiye inanmış bir parti olamaması, terör
örgütünün “vekalet partisi” olması 78 milyon için büyük
talihsizliktir.