SULTANAHMET meydanındaki IŞİD barbarlığı gösteriyor ki, terörle mücadele zordur ve Türkiye'yi hatta dünyayı uzun süre meşgul edecektir.
Çünkü beslendiği sosyolojik ve kültürel kaynaklar var. Asıl
sorun budur.
IŞİD ve benzerlerini “küresel güçlerin komplosu” gibi görmek onu
bir mistisizm bulutu içinde adeta saklamaktadır; halbuki temelinde
bulunan ‘sosyoloji’ye bakmak gerekir.
IŞİD’in Türkiye’ye saldırmasındaki sebep hükümetin dış
politikasıdır diye düşünmek de bu sosyolojiyi görmemizi engeller.
IŞİD, Ortadoğu ile coğrafi ve siyasi hiçbir ilişkisi olmayan
Tunus’a da saldırmadı mı? Dış politikamızı eleştirirken rasyonel
argümanlara dayanmak gerekir.
GELENEKTEN CİHATÇILIĞA
Afgan cihadından beri, yaklaşık çeyrek asırdır, değişik adlarla ve
değişik coğrafyalarda “silahlı cihatçılar” oluştu. Çeçenlerin haklı
mücadelesini de bunlar zehirledi.
Irak ve Suriye’deki kanlı çatışmalarda palazlandılar,
çeşitlendiler. “Terör mistisizmi”ne İslami sloganlarla cazibe
kazandırdılar. Düşünün “kafa kesmek” bazı kimselere cazip geliyor,
IŞİD’e katılmalar önlenemiyor!
“Siyasal İslam’ın İflası” kitabını yazan Fransız siyaset bilimci
Oliver Roi, bunlar için “radikalliğin İslamileşmesi” diyor,
“Cihatçılık bir kuşağa özgü nihilist bir isyandır” diye ilave
ediyor.
Geleneksel Selefilikte şiddet olmadığı halde zamanımızda
siyasileşip radikalleşince bu “cihatçı” örgütler ortaya
çıkıyor.
SİYASALLAŞAN SELEFİLİK
Geleneksel Selefilik “iman ve amel” (davranış) konusuna odaklanır.
Çok katıdır. Mesela “kasıtlı olarak namaz kılmayanlar kâfirdir”
bunlara göre!
Bu konulara odaklandığı için siyasete ilgisizdir. Bu, Suudi
yöneticilerin işine de geliyor. “İman ve amel”le halkı disiplin
içinde tutarken, rahatça siyaset yapıyorlar, ABD’ye üs veriyorlar,
Batı’nın müttefikidirler.
Fakat din siyasallaşınca Selefiliğin çok sıkı bir inanç olması
silahlı cihatçıların daha çok Selefilerden çıkmasını sağlıyor.
IŞİD’leri doğuran faktör, bu katı inancın siyasallaşması ve şiddete
yönelmesidir.
Dikkat, siyasallaşma ve şiddet!
Konunun uzmanı olan Prof. Mehmet Ali Büyükkara bu noktada Suudi
Arabistanlı radikal siyasal İslamcı Sefer el-Havali’ye dikkat
çekiyor.