SEÇİM sonuçlarını değerlendirmede, Başbakan Davutoğlu'nun vurguladığı "tevazu" kavramını önemli buluyorum.
AK Parti’nin 7 Haziran’da oy kaybedip 1 Kasım’da kendisinin de umduğundan fazla oy almasının nedenlerine bu açıdan bakabiliriz.
-7 Haziran sürecinde iktidar “kibir” kavramıyla anılıyordu.
Meclis’teki Yüce Divan oylamasında dört bakanın aklanması, saray,
şatafat, seçim meydanlarında Cumhurbaşkanı’nın propaganda
çalışmaları yapması, “400 milletvekili verin, başkanlık sistemini
getirelim” söylemi... Bunlar endişe yaratmış ve “AKP’yi durdurmak”
diye özetlenebilecek duygular toplumda yaygınlaşmıştı.
Nitekim “seçime katılmayanlar” içinde eskiden AKP’ye oy verenler
çoğunluktaydı; bu defa oy vermemişlerdi... MHP’nin oyları da AK
Parti tabanından gelenlerle yüzde 16’ya çıkmıştı. “Seni başkan
yaptırmayacağız” sözü HDP’nin tırmanışında hayli etkili
olmuştu.
1 KASIM KONJONKTÜRÜ
1 Kasım’da ise konjonktür tamamen değişmişti. Başkanlık sistemi
AKP’nin seçim bildirgesinde geçiyor fakat Başbakan ve partiden hiç
kimse ağzına almıyordu. Cumhurbaşkanı seçimlerde eskisi kadar faal
değildi.
Daha önemlisi, ülkenin gündemine birdenbire “terör” belası gelip
oturmuştu. PKK terörü ve IŞİD terörü...