Deprem gibi büyük afetler karşısında akıllı ve sorumlu toplumların ilk işi, kurtarma ve yardım faaliyetleridir, ikinci iş geleceği rasyonel olarak planlamaktır.
Bizde, itikat ve siyaset ayırımı gözetmeden kurtarma ve yardım faaliyetlerine sivil toplumun seferber olması son değere değerli bir meziyetimizdir. Sadece örgütlü STK’lar değil, gönüllü öğretmen, sağlıkçı, esnaf, işçi grupları da kendiliklerinden seferber oldular. Birçok depremzede ilk suyu, ilk battaniyeyi, ilk sıcak çorbayı bunların elinden aldı.
Fakat siyasetin davranışı maalesef esef vericidir. Elbette siyaset de kendi adına seferber oldu, fakat “kendi adına” puan kazanmak için başkalarının yardımlarını örtmeye kalkması esef vericidir. “Liyakat” yerine “bizden” atamalarla kurumların “yukarıdan” emir bekler hale getirilmesinin acı sonuçlarını yaşıyoruz.
‘Güçlü lider’in değil ‘güçlü kurumlar’ın daha önemli olduğu bu depremde görüldü.
‘GÜÇLÜ LİDER’ EFSANESİ
CB sisteminde Erdoğan’a hiçbir demokratik ülkede görülmemiş denetimsiz yetkilerin verilmesi “güçlü lider” kültünün bir eseriydi....