SURİYE Devlet Başkanı Esad, AFP'ye yaptığı açıklamada ülkesinin
tamamını geri almak için çalışacağını söylemişti.
BM’deki Rus Daimi Delegesi Vitali Çurkin, Esad’ın “Suriye’nin
tamamı” diye konuşmasını eleştirdi. Çurkin’in şu sözleri
Moskova’nın Suriye’ye bakışını yansıtıyor:
“Rusya’nın hava akınları Esad rejiminin çökmesini önledi ve
gidişatı Esad lehine çevirdi... Eğer Suriyeli yetkililer bu krizin
çözümünde Rusya’nın önderliğini izlerse krizden haysiyetli bir
şekilde çıkma şansları olacaktır. Ama bir şekilde yoldan
çıkarlarsa, bu Suriyeliler için de sıkıntılar yaratacaktır. Çünkü
Suriye ordusunun kapasitesi ne olursa olsun, Rusya’nın yaptığı
etkili hava operasyonları muhalifleri Şam’dan uzaklaştırdı.”
Çurkin, Esad’ın “Rusya’nın gösterdiği muhalefet figürleriyle masaya
oturmasını” istiyor, Rusya’nın çizgisinden çıkmaması için tehdit
ediyor.
ORTADOĞU’DA RUSYA
Çurkin’in sözlerinden anlaşılıyor ki, Rusya Suriye’nin geleceğine
hâkim olmak için bu “siyasi, diplomatik, askeri” operasyonları
yapıyor. Putin, Şam’da Rusya’ya bağımlı bir iktidar ve PYD gibi
“güvenilir müttefikler”den oluşacak bir Suriye istiyor.
PYD, Putin için çok işe yarayan bir alettir.
Suriye’deki süreç kıvama erdiğinde Rusya için Esad ve ailesinin
hiçbir önemi yoktur; bir kenara bırakabilir. Putin için önemli
olan, Suriye’de Sovyet benzeri bir “uydu devlet” yaratabilmek ve
PYD gibi “sadık müttefik”lere sahip olmaktır.
Baba Esad’dan daha fazla Moskova’ya bağımlı bir Suriye demektir bu;
İran’la birlikte tabii.
Böyle bir gelişme sadece Türkiye için değil, uzun vadede Amerika,
Batı, İsrail ve Arap dünyası için de risklidir.
BATI’NIN REHAVETİ
Ortadoğu’da hiç şüphesiz Kürt faktörü yükseliyor. Bunun PKK ve PYD
gibi totaliter ve kanlı versiyonları var. Barzani gibi Batı’yla
ittifaka önem veren siyasi versiyonları var.
Keşke Türkiye’deki Kürt hareketi de silahsız ve demokratik
olsaydı.
Ortadoğu sarsılırken bugün “vekâleten harp” yürüten büyük devletler
bu faktörü yanlarına çekmek için hesaplar yapıyor.
PKK-PYD hareketinin Putin’le ittifak yapması, karşılıklı hesapların
yanında ideolojik olarak da kolaydır. PKK ve PYD’nin üst kuruluşu
olan “KCK Sözleşmesi”nde açıkça liberal demokrasi ve piyasa
ekonomisi düşmanlığı vurgulanıyor. Putinizmle kolay uyuşan bir
ideolojidir bu.
Hilary Clinton gibi “Sovyet imparatorluğu” uyarısında bulunan
politikacılar ve “Batı Putin’i durdurmalı” diye makale yayınlayan
Financial Times gibi gazeteler ne derse desin, Batı ufuktaki
risklerin farkında değil.