Yine bir HSK klasiğine şahit olduk; ‘resmi görüş’e uymayan kararları yüzünden iki hakim daha sürüldü. Kaşıkçı dosyasının, Suud hanedanına devredilmesine, hukuk ders kitabı gibi bir ‘muhalefet şerhi’ yazan 12 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sayın Nimet Demir, İstanbul’dan Maraş’a atandı!
Bu değerli hakim, mesleği bırakacağını söylüyor.
Sürgün edilen diğer hakim, Gezi davasındaki mahkumiyet kararına muhalefet şerhi yazan ve “delil yok” gerçeğini kayda geçiren değerli hakim Kürşad Bektaş ise İstanbul’dan Tokat’a gönderildi ve Turhal Hakimliği’nde görevlendirildi…
Gerekçe? Açıklanan gerekçe yok?.. Yargı yolu? Yargı yolu da tıkalı!..
Bence AYM ve AİHM’ye gidebilirler. AİHM’nin emsal kararı vardır. (Case of Baka v. Hungary, No: 20261/12)
PRENS GELİYOR
Bugün Ankara’ya gelecek olan Suudi Prens Bin Salman çok sevinmiş olmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaşıkçı cinayeti hakkındaki konuşmalarına bakalım:
“Bu olay alçakça bir cinayettir ve öyle de kalacaktır…” (2 Aralık 2018)
Peki bu vahşi cinayette Prens’in yeri ne? Erdoğan şöyle anlatıyordu:
“Veliahd Prens’in en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi. Aldığı talimatı yerine getirenler orada.” (14 Aralık 2018)
Erdoğan, aynı açıklamasında şunları da söylüyordu:
“İslam dünyasında bazı kesimler ve ülkeler ne yazık ki Doların veya Riyalin kurbanı olanlar bu olaylar karşısında hakkı ve hakikati adalet çerçevesi içerisinde söylemediler. Batı dünyasında da aynı şekilde birçok baronlar, onlar da bunu söyleyemiyor. Niye? Dolarlar gelecek.”
Şimdi Körfez ülkelerine geziler düzenleyip swaplar yapmak, Riyad’da Prensle kucaklaşmak ve Prensi Ankara’da ağırlamak; bunların temel sebebi, eriyen Merkez Bankası rezervleridir.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
İktidarın yargıya baskılarını ulusları raporlar ve AİHM kararı yazıyor. Rahip Brunson’un bırakılmasına Trump’ın teşekkürü, Alman vatandaşı Deniz Yücel’in bırakılacağının Başbakan Binalı Yıldırım tarafından Merkel’e müjdelenmesi bilinen olaylardır.
Bu tablo uluslararası ilişkilerde yargıya dair taleplere yol açıyor.
Prens, dosyanın kendisine devredilmesini şart koşmamış olabilir mi? Öyle ki Suudi Krallığı baskıyı sürdürmek için iki gün öncesine kadar Türkiye’ye seyahatleri yasaklamıştı, Türk mallarına ambargoyu ise hâlâ devam ettiriyor.