Taha Akyol Hürriyet Gazetesi

Yeni dönem

İKTİDAR partisi bir yol ayırımında, ya bozduğu kuruluş ilkelerine geri dönecek veya kendisini de ülkeyi de sıkıntıya sokan davranışlarını sürdürecek. AK Parti'nin kuruluş ilkelerinin uzun iktidar...

01 Eylül 2015 | 2.627 okunma

İKTİDAR partisi bir yol ayırımında, ya bozduğu kuruluş ilkelerine geri dönecek veya kendisini de ülkeyi de sıkıntıya sokan davranışlarını sürdürecek.

AK Parti'nin kuruluş ilkelerinin uzun iktidar sürecinde bozulduğunu söyleyen partililer olmuştu. Şimdi bizzat Başbakan Davutoğlu da söylüyor:
"Kurucu ilkelerinize geri dönün dedi bizim halkımız!"
Bu ilkeler nasıl bozulmuştu? Davutoğlu'nun verdiği örnekler şöyle:
"Bizim kurucu değerlerimizde lüks, şatafat yoktur. Hayat standardını siyasete girerek değiştirmiş olanlar bizde yoktur. Tek bir hırka ile dolaşmaya niyet edenlerin bu davada yeri vardır. Eşini, dostunu, akrabasını oralara dolduranların bizim aramızda yeri olmadı, olmayacak. Sahip olduğu kamu görevinin üzerinden herhangi bir şekilde rant elde edenlere bu kapı kapalı oldu..."
Neden böyle olmuştu? Davutoğlu akademisyen kimliğiyle buna cevap veriyor:
"Her siyasi harekette güçten kaynaklanan hatalar olabilir."

GÜÇ BOZAR...

Evet, bütün sorun burada; "güçten kaynaklanan hatalar", güçlülük duygusuyla ilkelerin bozulması. Liberal demokrasinin ünlü düşünürlerinden Lord Acton'un 1877'deki ünlü vecizesi:
"Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar!"
Anayasalar, kuvvetler ayrılığı ilkesi, hukukun üstünlüğü, hesap verirlik, denetim ve denge, hür basın gibi liberal demokratik değerler tarih içinde hep gücün yozlaşmasını, kötüye kullanılmasını önlemek için gelişti.
Parti içi demokrasi ve denetim de bunun içindir.
AK Parti'nin kuruluş programında bu ilkelerin hepsi var; "dokunulmazlıklar daraltılacaktır" gibi... Adayların belirlenmesinde "önseçim yapılması öncelikli tercihimizdir" gibi...
Fakat bunlar hayata geçirilmedi. Geçirilmedi de ne oldu?

AKP'NİN GÜÇLÜ DÖNEMİ

Samimi AK Partililerin dikkatini çekmek isterim: AKP'nin yüzde 50 oyla ve 327 milletvekili ile en "güçlü" olduğu 2011-2015 dönemi, hem iktidar için hem Türkiye için en sıkıntılı dönem oldu.
Bu "çok güçlü" iktidar döneminde, Davutoğlu'nun yakındığı kibir, şatafat, nepotizm gibi olumsuzluklarla birlikte sertlik ve otoriterleşme de ortaya çıktı.
Toplumsal ve siyasi iklim fevkalade elektriklendi.
Ve 7 Haziran seçimlerinde AKP tek başına iktidarı kaybetti.
Demek ki "güçlü" olmak yetmiyor, başka şeyler de lazım: Gücün sınırlı ve dengeli olması, denetlenebilmesi, uzlaşıcı ve hoşgörülü politikaları benimsemesi gibi.
Anayasa hukukumuzun büyük isimlerinden merhum hocamız Ali Fuat Başgil'in merhum Menderes ve Bayar'a tavsiye ettiği:
"Biraz daha uzlaştırıcı, biraz daha tatlı bir tavır..."
Yeni dönemde bütün partiler bakımından Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yaşasın evrensel hukuk 22 Kasım 2024 | 541 Okunma Türkiye ve Hamas 20 Kasım 2024 | 1.245 Okunma Atatürk ve Ak Parti 19 Kasım 2024 | 1.570 Okunma Adalet Bakanı ne diyor? 17 Kasım 2024 | 816 Okunma Yeni tehlike Trump 15 Kasım 2024 | 1.412 Okunma