TARİHİ tarihçilere bırakmak doğru bir ilkedir; fakat tarih
hakkında tabii ki tarihçi olmayanlar da konuşur.
Ben tarihçi değilim ama tarih üzerine yazıp duruyorum işte. Çok
mutlu değilim, belki de sıkıcı oluyor... Ama tarih günlük siyasette
öyle çok yer tutuyor ki, ben de ikide bir yazıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı dün adaları “Lozan’da verdiğimizi” söyledi ya,
adeta soru yağmuruna tutuldum: Adaları Lozan’da mı kaybettik?
İzmir’e giren ordu adaları da alamaz mıydı?...
Sayın Cumhurbaşkanı’nı danışmanları yanlış bilgilendirmiş olmalı.
12 Adaları 1911’de İtalya, Ege adalarını 1912 Balkan Harbi’nde
Yunanistan almıştı; çünkü Osmanlı feci bir mağlubiyete
uğramıştı.
Benim “Bilinmeyen Lozan” adlı belgesel ve kitabımda ayrıntılar
vardır, buraları geri almak Lozan görüşmelerinde söz konusu bile
olmadı. Niye mi?
MİSAK-I MİLLİ
Mondros Mütarekesi’nden sonra, Osmanlı Meclisi’nin ilan ettiği
Misak-ı Milli’de Musul ve Kerkük vardır ama adalar yoktur! Çünkü
Misak-ı Milli, Birinci Dünya Savaşı’nın ateşkesle bittiği sırada
Türk ordusunun bulunduğu yerleri “vatan” olarak tanımlıyordu.
12 Adalar’da İtalyan ordusu, Ege adalarında Yunan ordusu vardı.
Balkan Harbi’nden sonra imzalanan Atina Antlaşması’nda Ege
adalarının geleceğine “büyük devletlerin karar vermesini” Osmanlı
kabul etmişti. Çünkü Edirne’yi zor kurtarmıştık, yeni bir savaşı
müttefiksiz göze alamazdık.
Büyük devletler 14 Şubat 1914’te adaları zaten almış olan
Yunanistan’da bıraktı, İmroz ve Bozcaada ile Meis Türkiye’nin oldu.
Misak-ı Milli ve Lozan bunun teyididir. Meis mi?...
Lozan’da İsmet Paşa 14 Haziran 1923 günlü konuşmasında Meis
yüzünden barışın tıkanmaması için kendi deyimiyle “ağır bir
fedakârlık” yaptı. Zira asıl amaç kapitülasyon zincirinden
kurtulmaktı, Lozan’da bu sağlanmıştır.
ADALARI GERİ ALMAK!
9 Eylül 1922’de İzmir’i kurtaran muzaffer ordu, adaları da alıp
Lozan’da masaya öyle oturamaz mıydık?
Ne dersiniz? Böyle yapamaz mıydık?