Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu arasındaki yolsuzluk tartışmasını biliyorsunuz. Erdoğan, Davutoğlu’nu, başbakanlığı döneminde, Şehir Üniversitesi’ne tahsisli olan araziyi bu üniversitenin mülkiyetine geçirmekle suçladı…
Davutoğlu, eğer böyle bir usulsüzlük varsa Erdoğan’ın niye bunu
zamanında önlemediğini, niye zamanında açıklamadığını, niye
Davutoğlu muhalefet partisi kurmaya yönelince suçladığını
sordu.
Dün 1.5 saat süren açıklamayla Davutoğlu ve kapatılan üniversitenin
yetkilileri, işlemler hem YÖK’te, hem yargıda hukuken olumlu
giderken, Davutoğlu’nun muhalefete geçmesi üzerine siyası kararla
üniversitenin kapatıldığını anlattılar.
Usulsüz mu, değil mi şeklindeki teknik tartışmasının ötesinde, burada çok önemli bir prensip ya da kural sorunu var: Bir işlem “bizden” olunca mubah da, muhalif olunca mı suç oluşturuyor?
Nitekim besbelli ki Davutoğlu muhalefete geçmeyip köşesine çekilseydi Şehir Üniversitesi gibi değerli bir akademik kurumun kapısına kilit vurulmayacaktı.
54. SIRADAN 96. SIRAYA DÜŞTÜK
Burada karşımıza çıkan gerçek, Türkiye’de asırlardan beri siyasi iradenin hukuktan güçlü olması...