ÜZERİNDE düşünülmesi gereken bir haber; Fetullah Gülen "Haberleri okumayın, internet kullanmayın" diye talimat vermiş.
Mensup ve sempatizanlarının bile çoğunu şaşırtan kirli gerçekler
ortaya çıkıyor, bunların öğrenilmesini hiç olmazsa sınırlamaya
çalışıyor.
Burada en önemli sorun zihinlerin “farklı” alanlara, farklı
fikirlere ve ‘istenmeyen’ gerçeklere kapatılarak
şartlandırılmasıdır. Tarikat ve cemaatlerin birçoğunda bu beyin
yıkama “mistik” unsurlar kullanılarak yapılıyor... Siyasi ve
ideolojik hareketlerde ise “tek doğru biziz” şartlandırılmasıyla
zihinler bağımlı hale getiriliyor.
Maalesef bu yaygın bir zihniyet sorunumuzdur.
DEVLETTE ÖRGÜTLENME
Gülen cemaatinin bu kadar okumuş insana cazip gelmesinin bir sebebi
ona doğaüstü vasıflar izafe edilmesinin yarattığı mistik
büyülenmedir. Fakat bütün mistik cemaatlerde böyledir.
FETÖ hareketinin en önemli özelliği, eğitim yoluyla ve kamudaki
örgütlenme ile onbinlerce fakir aile çocuğunu yüksek statülere
getirerek “yukarı hareketlilik” sağlamasıydı.
Bunu hiçbir cemaat, tarikat yapamadı.
Devleti ele geçirmek gibi korkunç bir güç hırsına kapılmadan sadece
eğitim sahasında kalsaydı yaşanmakta olan facialar olmazdı.
Fakat dinle siyaset ve devleti ayıramamış olması, güç hırsını ve
cemaatin toplumsal enerjisini devlette gizli örgütlenmelere
yönelterek facialara sebep oldu.
‘MÜRİTLER UÇURUR’
Buna bir “örnek olay” gibi bakarsak birçok zihniyet sorunumuz
görülür: Evvela “kişilik kültü”ne olan aşırı yatkınlığımız... “Şeyh
uçmaz müritler uçurur” şeklindeki atasözümüz, ruhani hayatta olsun,
siyasette olsun peşinden gittiğimiz insanları “uçurmaya” ve onlara
“mürit” gibi bağlanmaya ne kadar yatkın olduğumuzun bir
ifadesidir.
Diğer önemli bir gerçek, din ile devleti eklemleyerek düşünme
alışkanlığımızdır. Bugün ilahiyat hocaları cemaat ve tarikatların
birçoğunun devlette mevki, makam, imtiyaz elde etmeye çalıştığını
yazıyor.
Zihin dünyamız “özgürlük” değil, “devlet” odaklıdır, “sivil”
değerler bizde yeterince gelişmemiştir. Bu yüzden “devleti ele
geçirmek” yahut devletteki “kaleleri korumak” bütün siyasi akımlar
için aşırı derecede önemlidir.
Halbuki gelişmiş demokrasilerde iktidarlar gelip giderler, devleti
ele geçirmek, devlet kurumlarında kadrolaşmak akıllarından bile
geçmez, bunu yapamazlar da...
DÜŞÜNMEK Mİ, COŞMAK MI?