Geçtiğimiz cumartesi günü -11 Kasım- Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirilen İslâm İşbirliği Teşkilâtı ve Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nden sürpriz çıkmadı. İsrail’le bütün ilişkilerin askıya alınması, petrol ambargosu kozunun kullanılması ve İsrail uçaklarına Arap hava sahasının yasaklanması gibi önerilerin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas tarafından reddedildiği zirvenin sonuç bildirgesi de dilek ve temennilerle doluydu. Bildirgenin en dikkat çekici vurgusu ise, hiç kuşkusuz 27. maddeyi teşkil eden şu cümlelerdi: “Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Filistin halkının yegâne meşru temsilcisidir. Bütün Filistinli grupları ve partileri FKÖ çatısı altında toplanmaya ve oradaki sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.”
Bu kısacık madde, Filistin meselesinin bir asrı geçen uzun ve sancılı mazisindeki en temel soru/n/un da özeti mesabesindeydi: “Filistin’i kim temsil edecek?” Ve elbette bu soruya şunu da ilave etmek gerekirdi: “Filistinliler, Arap dünyasının nesi olur?”
Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra tamamen sahipsiz kalan Filistin topraklarında, İngiliz mandası boyunca Yahudi işgali yoğunlaşırken, direniş için şahsî...