“Arap İsyanı” ibaresi, yakın tarihimizin en yanıltıcı terimlerinden biridir. Yalnızca Şerif Hüseyin ve ailesiyle onları destekleyen bazı kabilelerin başlattığı isyana, Osmanlı coğrafyasının her yerindeki Arap nüfus kitlesel biçimde katılmış gibi bir algı oluşturan bu terim, Arap dünyasına dair güncel genellemelere zemin hazırlar: “Bizi arkamızdan vuranlar…” Böyle genellemeler Türkiye kamuoyunda Araplara karşı ölçüsüz bir nefret ve önyargı doğururken, imparatorluğu en kritik zamanda gerçekten arkadan vuran başka aktörleri de ustalıkla gözden kaçırmaya yarar. Mesela Çanakkale cephesinde, İngilizlerin safında Osmanlı’ya karşı savaşan Yahudileri… İngilizlerin kontrolündeki Mısır’da eğitilip donatılan, ardından 17 Nisan 1915 günü Gelibolu cephesine sevk edilen Yahudi gönüllüler...