Taha Kılınç
Taha Kılınç Yeni Şafak Gazetesi

Emir Şekîb’in torunu

Lübnanlı Dürzîlerin önde gelen lideri Velîd Cumblat, babası Kemal Fuâd Cumblat’ın 16 Mart 1977 günü Suriye istihbaratı tarafından öldürülmesinin 48’inci yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Şûf bölgesinde, ailenin tarihî ikametgâhı olan Muhtâra Sarayı’nda kalabalık bir topluluğa hitap eden Cumblat, şunları söyledi: “Bu yıldönümü, millî ve siyasî mücadeleyi sürdürmekteki kararlılığı simgeliyor. 48 yıldır, her 16 Mart günü bir araya geldik, Fâtiha okuduk

22 Mart 2025 | 0 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Lübnanlı Dürzîlerin önde gelen lideri Velîd Cumblat, babası Kemal Fuâd Cumblat’ın 16 Mart 1977 günü Suriye istihbaratı tarafından öldürülmesinin 48’inci yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Şûf bölgesinde, ailenin tarihî ikametgâhı olan Muhtâra Sarayı’nda kalabalık bir topluluğa hitap eden Cumblat, şunları söyledi:

“Bu yıldönümü, millî ve siyasî mücadeleyi sürdürmekteki kararlılığı simgeliyor. 48 yıldır, her 16 Mart günü bir araya geldik, Fâtiha okuduk ve Kemal Cumblat’ın kabrine kırmızı bir çiçek bıraktık. Bu, aynı zamanda yola devam etme ve yüzleşme fırsatıydı, hatırlama ve direnme vesilesiydi. 48 yıldır, o uğursuz günde haince öldürülen şehitlerin kanına saygı için bekledik. Şehitlerimizin hatırası, Lübnanlıların hafızasında daima yaşayacaktır. Ama şimdi… Madem Suriye’de özgürlüğün güneşi doğdu… Madem, neredeyse 54 yıl sonra baskı ve diktatörlük rejimi düştü… Madem Suriye halkı hürriyetine kavuştu… Ve madem, Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetim, suikasttan sorumlu adamı, İbrahim Huveyce’yi tutukladı… Artık suikast yıldönümünü anma törenlerimizi burada sona erdiriyorum. Tarihin adaleti, biraz zaman da alsa, nihayet tecelli etti.”

Velîd Cumblat, ardından sözü Ortadoğu’da Dürzîler üzerine oynanan haricî oyunlara getirerek, cemaatine ciddi uyarılar yaptı:

“Arap kimliğinizi muhafaza edin. Arap ve Suriyeli milliyetçilerle birlikte sömürgeciliğe ve mandaya karşı verdiğiniz ortak mücadelenin tarihini muhafaza edin. Golan Tepeleri’ndeki Arap topraklarının işgaline karşı direniş pozisyonunuzu muhafaza edin. İslâmî mirasınızı muhafaza edin. Siyonistlerin, sizi mikro-milliyetçi bir gruba dönüştürmek için aranıza entelektüel yollarla sızma çabalarına karşı uyanık olun. İçinizden bazılarının ‘azınlıklarla dayanışma’ sloganı altında Suriye’nin ve bölgemizin diğer kısımlarının bölünmesi için kama olarak kullanılmasına karşı dikkatli olun. Kemal Cumblat bu projeye kesin biçimde karşıydı ve sırf bu yüzden şehit edildi.”

Cumblat’ı dinlerken, dedesi Emir Şekîb Arslan’ı (1869-1946) anmadan edemedim:

Hayatının sonuna kadar İslâm birliği ve ümmet idealine sadık kalan Emir Şekîb Arslan, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmaması için kendi çapında mücadele etmiş bir isimdi. II. Abdülhamid’e hayranlıkla bağlı olan Emir Şekîb, manda yönetimi başladıktan sonra Fransızlar tarafından Bilâdüşşâm’dan sürgün edilmiş, Avrupa’da yaşadığı sürgünün zorlukları da onu ideallerinden vazgeçirememişti. Emir Şekîb’in ümmet ufku, mağribden maşrıka kadar, coğrafyanın tamamını kapsıyordu. Gittiği her yerde bunun için çalışmış, önder şahsiyetlerle işbirliği yapmış, hiç durmadan konuşmuş ve yazmıştı. Müslümanların Batılılar karşısında geri kalmasının sebeplerine odaklanan çok sayıda metin kaleme alan Emir Şekîb, ardında 20’den fazla kitap ve 2 bin civarında makale bırakmıştı. Dili ve anlatımı öylesine güçlüydü ki, kendisine şu unvan yakıştırılacaktı: “Emîru’l-beyân” (Belagatin emiri).

(Velîd Cumblat, 1949 yılında, Emir Şekîb Arslan’ın kızı May’la Kemal Cumblat’ın evliliğinden dünyaya gelmiştir. Çiftin evliliği, aynı zamanda Dürzîler arasında iki rakip ailenin yakınlaşmasına vesile olmuştu.)

Baas rejimi devrilir devrilmez, yanına oğlu ve siyasî varisi Teymûr Cumblat’ı da alarak Şam’ı ziyaret eden Velîd Cumblat, Ahmed Şara ve diğer yetkililerle detaylı istişareler yapmıştı. Ardından, ayağının tozuyla Ankara’ya gelen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bizzat görüşen Cumblat’ın, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiği, özellikle azınlıkların birtakım arzu ve isteklerini körüklemek suretiyle Suriye’de fitne çıkarma potansiyeline sahip odakların bütün faaliyetlerinden haberdar olduğu anlaşılıyordu.

Dürzî kökenlerine rağmen Sünnîliği benimseyen Emir Şekîb Arslan, İmparatorluğun dağıldığı ve coğrafyaya sömürgecilerin çöreklendiği zor bir zamanda yaşamıştı. Buna rağmen çizgisini ve itidalini hiç kaybetmedi. Şimdi torunu Velîd Cumblat’ın, dedesinin şuurunu koruduğunu görmek ümit verici. Ümit edelim ki, Lübnanlı Dürzîlerin önemli bir kesiminin siyasî temsilini üstlenen 42 yaşındaki Teymûr Cumblat da babasının ve büyük dedesinin yolundan ayrılmasın.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Emir Şekîb’in torunu 22 Mart 2025 | 128 Okunma Sahurda katliam 19 Mart 2025 | 112 Okunma Nevzuhur bir din 15 Mart 2025 | 202 Okunma Şam’dan bakınca… 12 Mart 2025 | 247 Okunma Gün uzar, işgal olur 08 Mart 2025 | 90 Okunma