Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. İbrahim’e şöyle emredildiği haber verilir: “İnsanlara haccı duyur; gerek yaya olarak, gerekse yorgun argın binekler üzerinde çok uzak yollardan sana gelsinler. Ki böylece kendileri için faydalı olan şeyleri açıkça müşahede etsinler…” (Hacc 27-28).
(Mecburi bir teknik izah: Ayette “fayda” kelimesini karşılamak üzere geçen ifade “menâfi”, yani menfaatler. Demek ki, Müslümanlar haclarını yaparken aynı zamanda birtakım somut menfaatlere ve kazançlara da kavuşacaklardır. Menfaat kelimesi bizim dilimizde “Başkasının zararına da olabilecek şekilde, insanın kendine sağladığı çıkar” şeklinde anlaşıldığından, “fayda” daha muvafık bir çeviri. Ama bu defa da, ayetin vurguladığı ayrıntılar sığlaşıyor. Yazıyı, lütfen bu izah ışığında okuyunuz.)
“Hacda hangi faydalar müşahede edilebilir?” sorusunun bizi sevk ettiği tefekkür vadisi oldukça zengin:
ŞAHSÎ FAYDALAR
Her şeyden önce şahsî bir serüven olan hac, bir Müslümana yolculuğun zorluklarına katlanmayı, kendi kendini idare etmeyi, hiç tanımadığı ve huyunu-suyunu bilmediği insanlarla haftalar boyunca aynı ortamı paylaşmanın inceliklerini öğretecektir. Fizikî ve zahirî...