Beldetu’ş-Şeyh Katliamı, Ebû Şûşa Katliamı, Deyr Yâsin Katliamı, Tantûra Katliamı, Salha Katliamı, Safsaf Katliamı, Lod Katliamı, Ramle Katliamı… İsrail’in kuruluşuna giden süreçte, Siyonist paramiliter çeteler eliyle Filistinli sivil halka karşı gerçekleştirilen 70’den fazla katliam arasında en meşhurları bunlardı. Düzenlenen bombalama, kuşatma, toplu infaz ve tedhiş eylemleri neticesinde, birkaç yıl içinde 750 binden fazla Filistinli “mülteci” konumuna düşmüş, ölü sayısı 15 bini aşmış, 530 civarında yerleşim birimi de bilahare Yahudilerce iskân edilmek üzere cebren boşaltılmıştı. Bugün ailesinin mazisinde göç ve katliam öyküsü bulunmayan Filistinli yoktur. Acıklı hikâyeler dinlemek, çocukluktan itibaren Filistinlilerin alışageldiği bir şeydir.
Filistin’de nesilden nesle aktarılan travmaları anlamadan ve işgalin on yıllardır hangi cürümlere imza attığını hatırlamadan/hatırlatmadan, yaşanan son hadiseleri çalakalem yorumlamak mümkün ve makul değildir.
Buradan hareketle, tüm bu trajedilerin birinci elden muhatabı Filistinlilerin dışarıdan nasihate ihtiyaçlarının olmadığı gerçeği bir yana, “İsrail çok daha beter vuracak, bunu bilmiyorlar mı?” sorusu da anlamsız....