Geçtiğimiz hafta sonu, cumadan itibaren üç günlük kısa ama yoğun bir ziyaret için Ürdün’deydim. Orta-doğu’nun bu küçük ve önemli ülkesini ara ara yoklamak, bölgemizde yaşanan gelişmeleri içeriden izlemek açısından epey öğretici bir tecrübe benim için. Bu defa da öyle oldu.
Nüfusunun yüzde 70’e yakını Filistinlilerden oluşan Ürdün’de, elbette Gazze’de devam eden Siyonist soykırımın yansımalarını derinden hissettik. Sokaklarda görünürde herkes işinde-gücündeydi, ancak iki noktada Filistin gündemi çok bariz şekilde karşımıza çıktı:
İsrail’i destekleyen küresel markalara yönelik boykotun yaygınlaşmaya başladığını gördüm evvela. Amman’ın merkezinde geleneksel Filistin kahvaltısı için gittiğimiz kalabalık bir mekân, ünlü meşrubat markalarının buzdolaplarını üst katta tenha bir köşeye kaldırmış, üstüne de “Boykotludur!” notunu yapıştırmıştı mesela. Ürdün’de üretilen ve halk tarafından hızlıca benimsenen bir soğuk içecek markası, ülkenin her köşesinde yaygın biçimde bulunabiliyordu. Hatta Amman Kraliçe Alyâ Uluslararası Havaalanı’nın özel yolcu salonunda bile, sadece bu yerel markanın ürünleri vardı. Bahsettiğim husus size detay gibi gelebilir, ancak Ürdün gibi...