Size birkaç cümleyle görünen gündemden söz edelim.
Türkiye’nin güney hattı kaynıyor…
Türkiye, İdlib'in iç bölgelerinde… Bunu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)
ile birlikte koordine ediyor.
Ama öte yanda Kerkük savaşın eşiğine gelmiş durumda
Irak Merkezi Yönetimine bağlı güçler Kerkük’e girmeye
hazırlanıyor.
Biz bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz ama Kerkük göz göre göre
elden gidiyor…
Öyle “beş bin genç var!” efelenmeleriyle plaka okumakla da ne acı
ki bu iş olmuyor.
Kerkük Türkmen kenti olmaktan çıkartılmak isteniyor.
Yazık… Çok yazık…
Şükür ki Kerkük halkı sonuna kadar direneceğiz, diyor…
Bir şuur var… Bir zulme karşı direniş var…
Peki bizde ne var?
Öfke var, kin var, nefret var…
Kime?
Hem en yakınımıza, hem en uzağımıza…
İşte Türkiye’nin görülmeyen esas gündemi!
Türkiye’de gönüllerden sevgi, şefkat ve merhameti siliyorlar…
Yerine öfkeyi, nefreti, kini seriyorlar…
Hem de hiçbir makamın, hiçbir kurumun, hiçbir STK’nın ruhu
duymadan…
Türkiye’de dizi filmlerin yetiştirdiği bir nesil var ve bu neslin
hali böylesine içler acısı…
Yukarıda işaret ettiğim, gürültüsü yüksek savaş tamtamlarından…
Ankara’ya koltuğa saplanıp kalmış başkanlar istifa mı etsin azil mi
edilecek meraklanmalarından…
Sırbistan’dan ithal edilen et helal mi haram mı dedikodularından
fırsat bulup da üçünü sayfa haberlerine “vah vah” deyip
geçiyoruz.
Üstelik televizyonlar bu facia gelişmeleri tele...